Kadim dünyanın tecrübeden gelen bilgisini mutlak şiirsel bilgiye indirgemek tam doğru yorum olmayabilir fakat modern dünyanın bilgisinin hayattan kopuk hatta tecrübe edilebilmesinin imkansızlığı hatırlandığında hangisinin insana daha yakın durduğunu belirlemek meseleye nereden bakıldığına bağlıdır. Bilgi ki göz ışığından, ses tonundan, domates fidesine dokunuştan, bir bulutun geçişini dert edişten, omuz omuza durmanın hünerinden başlar ve insana çıkar. İnsan olmanın hizasından sapıp laboratuvara, kozmik odaya, yüz türlü şifreyle girilen teknoloji üslerine yöneldikçe, birilerinin yokluğu adına diğerlerinin varlık gıdası olma yoluna girer. Bilgi, bilgi olarak formüle edilmeden önce de bilgidir fakat formüle edilen bilgiyi mutlaklaştırmak da bilginin oluş doğasına aykırıdır. Bir asma da çardakta fiziğin kanunları...