İstanbul Boğazı’ndaki renk değişimi birden herkesin ilgisini çekti. Kıyılardan gelip geçenler, vapurla yolculuk edenler birden dönüp baktılar bu canlanmaya. Her tür vurdumduymazlıkla mavisi elinden alınan deniz bambaşka bir havaya bürünmüş adeta yeniden doğmuştu. Medya konuyla yakından ilgilendi, uzmanları konuşturdu. Beklenen İstanbul depremiyle bir bağlantısının olup olmayacağını sordu. Sosyal medya ise bambaşka yönlerden yaklaştı, efsane ile gerçek, dedikodu ile hayal gücü at başı gitti. Felaket tellallığı ile dedikodu kazanı bilimsel açıklamalara yüz çevirmese de kendi dilini yaygınlaştırmaktan geri kalmadı. Ne oluyordu? Bir şey mi gelecekti? O gelecek olan şehri ve hayatı nasıl etkileyecekti?… Şehirlerimiz nicedir hayatımızı kendimiz olarak sürdürdüğümüz özgün yerler değil. Kaotik toplanma alanları. Bir maddi bilinemezcilik panik beklentisiyle yumaklanmış halde.