Hep böyle oluyor, nitelikli şeyler sessizce ve birdenbire hayatımıza giriveriyor. Başlangıçta İngilizce yazıp çizen dünyanın yaygın iktidarı arasında her şey daha zor gözüküyor. Hele, Polonya gibi Avrupa’nın daha berisinde tutulmuş bir yerden çıkınca ses işler daha da çetrefilleşiyor. Gerçi söz konusu olan roman olduğunda piyasanın algı ve iştahının açık olduğu bir gerçek. Modern dünyanın her köşesinde özellikle romanları birbirine ‘satma’ ya çalışan telif ajansları var. Sadece uluslararası fuarlarda değil her gün internet üzerinden veri yağdırıyorlar. Hal böyle olunca, yazılanın niteliğine göre ivme değişebiliyor. Olga Tokarczuk da ilkin gecikerek de olsa, Grikedi ile Alabanda isminde, Ankara mahreçli bir yayınevinden çıkarılıyor bizde. Bu konuda, Kalemajans ve Nermin Mollaoğlu’nun...