“Kayyum yerine doğrudan belediye başkanı atanamaz mı?” şeklinde bir soru başlığı taşıyan önceki yazımla ilgili, sosyal medyada yer alan tepkilerden, dostluğumuz nedeniyle üzülmüş olduğunu sandığım bir İstanbul beyefendisi, mealen şu haklı uyarıyı yaptı: “Demokrasi, hak ve birey gibi ağır kelimeleri, düşünmekten muaf olanların, zaten son derece kıt olan söz dağarcıklarına yüklemekle canlarını yaktın.”
Dostumun bu sözü, kimilerince Hadis olduğu da ileri sürülen şu sözün bir versiyonuydu: “Hikmeti ehli olmayanlara vermeyin, zira kıt akıllarını zorlayarak onlara ve ehil olmayan ellerde çekiştirilmesi nedeniyle hikmetin kendisine zulmetmiş olursunuz.”
Öncelikle şu teslimi yapmalıyım: Dostum haklıdır!
Fakat, asla gazeteci-yazar değil, salt muharrir sıfatıyla yazan biri olarak, sosyal medyada trend topik (TT) olan konulara bakarak yazı yazmadığım gibi, sosyal medyada vazifendirilmiş kısaca FETÖ-trol olarak adlandırılan sivilceli oğlanların (ve erkekleşmiş kızların) tepkilerini gözeterek de yazı yazmam.
Yine bu bağlamda, kimi tv kanallarında, iki reklam kuşağı arasındaki zamanı doldurabilmek için, dekoratif bir malzeme olarak ekranlara sürülen sözüm ona araştırmacı-gazetecilerin ne diyeceklerine de, yazı yazarken asla bakmam.
Ve yine, görev verilmeyerek veya görevlerinden el çektirilerek iktidar pastasına, uzaktan dudaklarını yalamak suretiyle bakmaya mahkum edilenlerin, bunun hıncıyla ürettikleri muhalefet kılıklı ters mantıklara da itibar etmem.