Ashâbü’l-uhdûd’a dair bilginin vahiy (Büruc suresi) ve Peygamberimiz Aleyhisselam’ın haberi (Tirmizî) olarak gelişini, müfessirler diğer kıssalar için de yaptıkları bir dizi maksada tabi olarak tefsir etmişlerdir.
Örneğin Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), Te’vîlât’ında şunları söylemiştir:
“Bu haberlerin anlatılmasında, kâfirler indinde Hz. Peygamber’in (a.s.) risâletinin ve nübüvvetinin ortaya konulması ve teyit edilmesi vardır: Belirttiğimiz gibi o bu kabilden bilgi sahibi olan birinin yanına öğrenmek amacıyla gidip gelmemiştir. Allah Teâlâ haberi, tam da kendi kitaplarında olduğu gibi onlara verince kesin anladılar ki Hz. Peygamber (a.s.) bunu ancak Allah Teâlâ’dan öğrenmiştir. Âyette, Hz. Peygamber’in (a.s.) sabra teşvik edilmesi ve işinin hafifletilmesi de vardır. Çünkü Allah Teâlâ bildiriyor ki senin kavmin sana eziyet etmede ve inatla sana karşı direnmede ilk değillerdir. Aksine senden önceki kavimler de aynı şekilde Müslümanlara karşı düşmanlık beslemişler ve onlara işkencede bulunmuşlardır. Bir başka nükte de şudur: Kâfirlerin eziyet ve işkencelerine mâruz kalan müminlerin bu haberlerle bir bakıma teselli bulması söz konusudur.” (Trc.: Mehmet Erdoğan...