Endülüs esasında, tarihi kayıtların soğukluğunu, ancak hikayelerin sıcaklığıyla giderebileceğimizi söylemiş ve muhayyelat (yeni söyleyişle, fanstatika) tarafı ağır basan iki örnek vermiştik.
Şimdi daha sonut bir örnek üzerinden sürdürelim sözlerimizi ama bu hikayenin gereğince anlaşılması için Musa bin Nusayr’ın başarılarına ana hatlarıyla değinelim.
Musa, bir İngiliz tarihçisinin “Bana bir kahraman adı verin, size bir tarih yazayım” sözünün muhatabı olacak, yani sadece adıyla müstakil bir tarih yazılacak kadar önemli bir şahsiyettir.
Hicretin 19. yılında doğmuştur (640). Babasının, Hâlid b. Velîd’in Hicretin 12. yılına denk düşen bir seferinde esir alındığı, Arap olmadığı, Muâviye’nin muhafız birliği kumandanlığına kadar yükseldiği halde, Muâviye’yi Hz. Ali’ye karşı yürüttüğü mücadelede haksız gördüğü için Sıffîn Savaşı’na katılmadığı bildirilmiştir.
Musa hakkında, Diyanet İslam Anskilopedisi’nde adını taşıyan maddede geniş bilgi verilmiştir. Meraklılarını oraya yönlendirip, biz de oradaki cümleleri izleyerek onun hayatından önemli kesitleri iletelim:
Musa, Abdülazîz b. Mervân tarafından 698 yılında İfrîkıye ve Mağrib valiliğine tayin edildi. Bundan önceki hayatı da çok hareketli olan Musa için valilik hem İslam fetihleri hem de kendi hayatı bakımından bir dönüm noktasıydı. Tek derdi, Allah’ın adını yaymak için sürekli fetheden olmaktı. Bu bakımdan, sırasıyla: