Sadece çocuklara bahşedilen ve ancak çocukluğun yaşatılmasıyla yaşayabilen üç haslet var: Sadelik, samimiyet ve hayret!
Sadelik, şeyleri ilk görünüşleriyle ve her nasıl görünebiliyorlarsa o şekliyle görmenin ve tanımlamanın; samimiyet, şeylerin kendi şeyliklerine herhangi bir aklî ya da duygusal ekleme yapmaksızın onlarla oldukları şekilde bağ kurmanın; hayret ise her biri ilk keşfe dayalı her türlü öğrenmenin adıdır.
Bu üçlüden hareketle çocuklar için bir ufuk belirlemek mümkün değildir çünkü çocuklar için salt bir ufuktan değil ancak ufuk-ötesine uzanabilen bir ufuktan söz edilebilir.
Örneğin bir çocuk ilk kez karşılaştığı denizin, vadinin, ormanın… “çok büyük” olduğunu söyler. Bu sayıya girebilen çokluk ve büyüklük değildir; çoğun çokluğu ile büyüğün büyüklüğü en, boy, yükseklik, derinlik, hacim vb. bilinen ve bilinmeyen tüm unsurlarını içine aldığı halde bunların tamamını aşar. Çünkü sadelik, samimiyet ve hayretin emzirdiği “çok büyük”, çocuğun sınır kabul etmeyen gönlünden bunlara doğru akan ırmaklarla kayıtlıdır; çocuğun gönlüne ket vurulamayacağı için ufkuna da ket vurulamaz ve...