Sezai Karakoç, Leyla ile Mecnun mesnevisinin sebeb-i telifine mahsus “Parantez” ara başlıklı ikinci şiirinde, varlığı dikkat edilmeyecek şeylere dikkat etmekten ibaret olduğu için asıl dikkat edilmesi gerekenleri görmeyen ve bu yanıyla asıl kendi cehaletini örtmek için edebiyatta eleştiriyi ve muhalefeti put edinen sabırsız birinin, sebeb-i telife neden kitabının ortasında başvurduğuna dair sorusunu cevaplamaktadır.
Şairin çizdiği ilk tabloda niteliksizliği nitelik olarak benimsemiş birinin sorusuna cevap verme tenezzülünde bulunmasını onun gönlünün yüceliğine yorarak, aynı zamanda bununla, şimdikilerin klasik dedikleri tarzı-kadim bir usûlü takip ettiğini fark ederiz. Bu tarz-ı kadim usul evvelde hikmetin ahirde İslam’da cem olunan asil bilginin müntesipleri ve takipçilerince kullanılagelmiştir.
Evvelkiler için Platon’un hocası Sokrates’ten naklettiği sohbetleri, şimdi buna diyalog diyoruz- örnek verebiliriz. Bu usûlü en iyi kullanan bir hikmet avcısı olarak Platon, onunla yazının kuruluğuna mahkûm olarak sözdeki sıcaklığın kaybolmasını önlemekle, diğer bir...