“Her tercüme ters serilmiş bir halı gibidir, şekilleri görünür ama renkleri görünmez” şeklindeki genel kanaatin doğruluğuna bir itirazımız yok.
Ancak bu genel kanaatin, kendi dil özellikleri ve grameri korunarak Arapça ve Farsçadan müştereken inşa edilmiş Türkçe için pek geçerli olduğunu söyleyemeyiz.
Zira ilmî düşünce -tefekkür- iletişim / sokak diliyle değil ancak mefhum, ıstılah, mecaz ve istiarelerle… yapılabildiğinden bunların mezkûr dillerdeki asılları ya da ilgili metindeki kullanılışları günümüz okuruna birlikte verildiğinde, okurun metne nüfuzu çok daha fazla sağlanmış olmaktadır.
Elimizde, İmam Gazzâlî’nin (rahimehullah) dilimizde çok sayıda tercümesi bulunan el-Munkız mine’d-dalâl ve’l mufsıh bi’l-ahvâl’den (benzerleri ve sayıları gün geçtikçe artan) iki güzel örnek var.
Birincisi, Dalâletten Kurtuluş alt başlığını taşıyan, Mahmut Kaya – M. Cüneyt Kaya imzalı “neşir – tercüme ve inceleme (Klasik Yayınları, İstanbul 2022).
İkincisi ise Hakikat Arayışı alt başlığını taşıyan, Abdurrezzak Tek imzalı “Bakışımlı Metin” (Ketebe, İstanbul...