Amerika’nın İsrail devleti adı altında Filistin’de tam hakimiyet kurduğu ve Kudüs’ü asıl kendisi için doğu başkentine dönüştürdüğü günlerden geçiyoruz.
İngiltere’nin 1900’lerin başında Batı için bir fitne üssü, İslam karşıtı yeni düzenlemelerin merkezi olarak seçtiği Filistin ve onun merkezi Kudüs, artık Amerika’nın elinde, nükleer silahla takviye edilmiş yedi milyonluk Yahudi gücüyle, başlangıçta tayin edilmiş görevlerini tamamlamaya çalışacak.
Söz konusu fitnenin ve buna bağlı yeni düzenlemelerin hedefinde kimlerin bulunduğu ise malumdur.
İlk sırada İran yer almaktadır. İran’ın etkisizleştirilmesi, Amerika’nın Ermenistan, Afganistan ve Pakistan’daki hakimiyetini kolaylaştıracağı gibi, İran korkusuyla Amerika’nın kanatları altına girmiş bulunan kabile devletlerinin (İngiliz ve Amerikan kolonilerinin) güvenliği de sağlanmış olunacaktır.
İkinci sırada Türkiye bulunmaktadır. Suriye ve Kuzey Irak’ta İsrail savunmasını güçlendirme ve Amerikan operasyonlarına destek veren terör örgütlerini ödüllendirme tahtında yapılacak ilk düzenlemelerden sonra, Türkiye koşulsuz olarak Amerikan çıkarlarına bağlı olmaya zorlanacak, kabul etmediği takdirde İsrail ile malum terör gruplarının saldırısına açık hale getirilecektir.
Dolayısıyla, Amerikan eyaletine dönüştürülmüş bir Mısır’ı, petrol kaynaklarını Amerika yararına işleten kabile devletlerini, etkisizleştirilmiş İran’ı, Amerikan hakimiyetinin pekiştirildiği Afganistan ve Pakistan’ı, Yahudilerle terör grupları arasında paylaştırılmış Suriye’yi, zaten Amerikan işgalindeki Irak’ı ve istiklali tehdit edilen Türkiye’yi içine alan yeni bir fotoğraf çekilmiş olunacaktır.