Yüzyılın en büyük deprem felaketinden sonraki ilk hafta ilgili haberlere kilitlenip kaldım ve tek satır bir şey okuyamadım.
Kur’an’da, sarsıntı / sarsılma kelimesinin kıyamet sahnesinin tanımına, tasvirine esasen başta Zilzâl suresine ad olarak, başka sûrelerde yine zilzal, ruccet, temûr… şeklinde kullanılmasındaki hikmetlerden biri, bu kelimelerin söz konusu kilitlenme psikolojisini de kaçınılmaz bir hal olarak kendiliğinden ihtiva etmesi olsa gerektir.
Zira gerek depreme doğrudan muhatap olanlarda gerekse ondan etkilenenlerdeki sarsılmaya tabi ilk tepki durakalmak, asılakalmak, kilitlenivermek şeklinde tahakkuk ediyor ki, deprem sonrasındaki yapılacak ilk işlerden birinin ruhsal destek olarak belirlenmesi de sanırım bundan kaynaklanıyordur.
Bu hususu birinci derecedeki deprem bölgelerinin birinde oturuyor olmakla ilişkilendirerek özelleştirdiğimizde hayat tarzlarındaki o zorunlu duraksamayı, işi okumaktan ibaret olanlar üzerinden kilitlenme şeklinde ifade edebiliyoruz.
Bu halden kurtulmaya dair bir yol düşünürken Hayreddin Karaman, Mustafa Çağrıcı, İbrahim Kâfi Dönmez ve Sadrettin Gümüş hocalarımızdan oluşan bir...