Cemal Şakar, yıllardır öyküde berdevam olan birkaç değerli isimden biridir.
Yaşar Kaplan, “öykücü, öyküde ısrar edendir” derdi; Cemal’in öykücülüğü de bu gayret ve tanıma tam denk düşer.
Sonra denemeler “de” yazdı. Sanırım öykü ile söyleyemediklerini söylemenin; öykücülüğünün berisinde ve ötesinde düşünen bir mümin olmasının “da” sorumluluğundan doğmuştu denemeciliği; dil, yazı, sanat, anlam, simge, görüş, görü, görüngü, sanallık, kutsiyet... üzerine yazdığı denemelerle, kendisinin asıl öykücü olarak durduğu nazari ve pratik zemini tahkim etmeye çalıştı biraz da.
Şimdi, Dilek Kartal kardeşimin, ince bir işçilikle, Dile Kolay adıyla ( İz Yayınları, İst., 2017), kitaplaştırdığı söyleşilerine bakarken, onları öykü ve deneme serüveniyle eşleştirdiğimde, zikrettiğim sorumluluk da dahil Cemal’in yazı eylemindeki değişmenin, gelişmenin doğrusal bir seyir izlediğini, onun sürekli ileriye doğru yürüdüğünü, bu manada bir kırılmanın, yaptığından mutmain olmayıp geriye dönme fiilinin hiç tahakkuk etmediğini görüyorum.
Dilek Kartal, “Yolda Değil, Yolunda Bir Ömür” başlığı altında, Cemal’in, efradını cami ağyarını mani bir özgeçmişiyle başlatmış söyleşileri. Oradaki şu önemli tespitini es geçemem:
“Cemal Şakar, ‘çok yönlü bir edebiyatçı’ tanımlamasının hakkını veren bir isim. Alışılagelmiş Müslüman yazar kalıbının dışında duran bir çizgisi var. Yazarken ve düşünürken, sınırları zorlamanın gerektiğine inananlardan. Öyküde gerek biçim gerekse içerik açısından denedikleri bunun en açık ispatı.”