Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

Dindarlık, hayatı sanat olarak yaşamaktır

Arapça din, Farça dâr’dan oluşan dindar kelimesinin sözlüklerdeki anlamlarının fevkinde –siyasetten de yalıtılmış olarak– İslam’a özel bir tanımına ulaşmak istediğimizde...

08 Haziran 2024 | 1.345 okunma

Arapça din, Farça dâr’dan oluşan dindar kelimesinin sözlüklerdeki anlamlarının fevkinde –siyasetten de yalıtılmış olarak– İslam’a özel bir tanımına ulaşmak istediğimizde, Hâce Abdullah Herevî’nin “Kişinin din ve dünya işlerinin medarı iki şey üzerinedir: Hakikatine ulaştığı ameller, şahsiyeti ile doğruladığı mürüvvet.” sözünden yola çıkabiliriz.

Çünkü “amellerin hakikatine ulaşmak” şeylerin yaratılış özelliklerine göre davranmak, varlığının haddinde durmak; bir şeyi kendisine ait olmayan yere koymamak, yanlış yere yerleştirmemek, yanlış kullanmamaktır. Bunların tersi zulüm olarak adlandırılır ki, zulümden kaçınmanın en garantili yolu da adalete tutunmaktır. (Bkz.: S. Muhammed Nakib el-Attas, İslam Metafiziğine Prolegomena, trc.: İlker Kömbe, Küre, 2016)

Bir insanın, hakkında zulümden kaçınacağı, adalete tutunacağı ilk şey ise önce kendi nefsidir. “Her insan, insanlığa mahsus fıtrî istidatlar ile doğar. Bu fıtratın muhteviyatının tamamı ‘fazilet-redâet (kötülük, azgınlık, habaset)’ ile ‘ruh-nefs’ gibi iki büyük sınıfa taksim edilir. Lakin fıtrat yumuşak balmumuna benzer. Ona şekil verecek olan avâmil-i sâni’anın...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sanat ve nazariyat mirasımız 12 Nisan 2025 | 37 Okunma Sanat, meyil, yönelme ve yön ilişkisi 10 Nisan 2025 | 142 Okunma Karışık Düşünceler Defteri’nden 08 Nisan 2025 | 30 Okunma Yumruklarımızı sıkmışız sadece bekliyoruz! 05 Nisan 2025 | 111 Okunma Heva ve heves havadan incedir 03 Nisan 2025 | 113 Okunma