Önceki yazımızda “Hamas’ın cihadıyla ilgili kalbimiz değil ama aklımız neden karışık?” sorusunun sorulma nedenleri üzerinde ana hatlarıyla durarak, Filistin meselesi hakkında kalbimizin kararlılığını / netliğini iletmiş, buna mukabil aklımızdaki karışıklığın cevabını bulmaya yönelmiştik.
Söz konusu karışıklık kendini “Hamas ablukayı yarmaya kalkışmasaydı Gazze’de bu vahşi yıkım ve soykırım olmazdı” şeklinde özetleyebileceğimiz bir soruyla belli ediyordu.
Bu sorunun cevabını şu iki hususta aramayı düşünüyorduk:
1-İnancımızın merkezinde yer alan cihat ile dünya siyaset ve medyasına hâkim bulunan Batılılar tarafından terörist sayılma çekincesiyle ya da korkusuyla fiili, sekülerliğe meyledişimizle manevi yönden bir mesafenin açılmış olması;
2-Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihinde, Siyonistlerce Gazze özelinde ama Filistin’in tamamında uyguladıkları ablukayı yarma harekâtının, Filistin’in yüz yıllık direniş sürecindeki zorunluluklara tabi olduğunun; değil yarma harekâtı Gazze’den Filistin’in işgal edilmiş topraklarına doğru bir mantar tabancası patlatılmasının bile Siyonistler ve muhipleri tarafından orada zaten oldum olası sürdürmekte oldukları bir yıkıma ve...