Amerika’ının, terörist gruplar aracılığıyla, Irak sınırımızı kapsayacağı da aşikar olan, Suriye sınırımızda bir Sınır Güvenliği Gücü oluşturma projesi, yoğun tepkiyle karşılaşınca, ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın, ‘Türkiye’ye bir açıklama borcumuz var” diyerek Suriye’de herhangi bir sınır güvenlik gücü kurmadıklarını söylemesinin üzerinden daha iki hafta geçmeden, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun “Bizim ABD ile güvenli bölge ya da başka bir konuyu görüşebilmemiz için önce güvenliği yeniden tesis etmemiz lazım” açıklamasına neden olan yeni bir Amerikan tezgahı daha gündeme düşüverdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump’ın önceki gün yaptıkları telefon görüşmesinden hemen sonra, Beyaz Saray’ca yapılan şüpheli içerik bilgisi üzerine sorulan “Amerika yine neyin peşinde?" sorusunun bile cevabını henüz alınmamışken, Çavuşoğlu’nun Fransa’da Tillerson ile yaptığı görüşmede dile gelen, 30 km derinlikte tampon bir bölge kurulmasıyla ilgili Amerikan teklifinin açık ettiği bir tezgahtı söz konusu olan.
“Tezgah” diyoruz çünkü, Amerika’nın Orta Doğu’daki varlığı bidayetinden beri uluslararası hukuktan kaynaklanmıyor. Amerika da zaten on beş yıl önce Irak’ı işgal ederken, güya oraya barış ve demokrasi getirmek üzere askeri müdahalede bulunduğunu bu yüzden söylemişti.
O günden bugüne Irak’ta altı yüz elli bini sivil olmak üzere bir milyondan fazla insan katledildi; beş milyon çocuk yetim kaldı; altı milyon kişi de başka ülkelere iltica etti.
Bölge petrolünün üstüne oturmaktan ve İsrail’in güvenliğini tahkim etmekten başka bölgede yerleşmek için hiçbir gerekçesi bulunmayan Amerika’nın, Suriye konusunda başta anlaştığı özgürlükçüleri ve onlara destek veren Türkiye’yi, bilahare Esed’le yaptığı gizli anlaşma uyarınca sattığı ise unutulacak cinsten değildir.
Suriye halkının yine Amerikan çıkarları uğruna maruz kaldığı kayıplar da malumdur. Bir yıl önceki rakamlarla fakirlik oranı yüzde seksen beşe çıkmış; yaklaşık on dört milyon Suriyeli işinden olmuş; ülke nüfusu yüzde 21 azalmış; daha güvenli bölge arayışıyla içeride altı milyon kişi yer değiştirirken, dört milyonu aşkın kişi de mülteci olarak başka ülkelere geçmiştir.