Kur’an’da dört ayette geçen Allah’ın işaretleri / Şeâirullah (şerara fiilinden şeâir) kelimesini İsfehâni sembol, özel alamet şeklinde açıklarken, diğer ilgili sözlüklerde kelimenin anlam yelpazesi, ihsastan duyumsamaya, şuurdan şiire kadar genişletilmiştir.
Hac esasında, Şeâirullah, Peygamber Efendimizle Kelam’a dönüşen vahiy izleğinde, fertlerce ve dolayısıyla onların anlama yetisini de ihtiva eden kalplerce yaratılışsal hakikatlerin özel bir gayret ve tecrübeyle kavranması demektir.
İlgili ayetlerde geçen, lütuf elde etmek için çalışma (Bekara 2/198); haccedeceklerin kendilerine ait bir takım yararları yakînen görmeleri (Hac, 22/28); kalplerinde Allah korkusu bulunanların, kalplerinin takvasından olarak Allah’ın işaretlerine saygı göstermeleri (Hac, 22/32) şeklindeki ibarelere dayanan söz konusu gayret ve tecrübe İhram, Kabe, Hacerü’l-Esved, Makam-ı İbrahim, Hicr-i İsmail, Safa - Merve, Zemzem, Arafat, Müzdelife, Mina, Cemerat.. özelinde bu işaretlere mahsus yaratılışsal okumayı ifade eder.
İhsan Fazlıoğlu Hocamızın zikredişiyle, vahyî-kelamî olanı Tenzilî, yaratılışsal olanı Tekvinîokuma şeklinde ifade edecek olursak, hac kumaşının Tenzilî ve Tekvinî okumalar arasında, Tekvinî okumaya konu olan Allah’ın işaretlerinin en uygun bağlarla birbirleriyle örülmesinden ibaret olduğunu söylememiz gerekir.
Yine bu bağlamda, iki okuma arasındaki ayrımın, Tenzilî olandaki kesinlik ile, Tekvinî olandaki ucu açıklığa isabet ettiğini, ilkinde Peygamber Efendimizin yaptığını yapmakla (onu taklit etmekle), ikincisinde ise ferdî istidadın keşfini gerçekleştirmekle, ancak haccımızın kemale ereceğini belirtmemizde yarar vardır.
Örneğin, Safa’da Esaf, Merve’de Naile isminde iki put vardı. Şirk devrinde iki tepe arasındaki yürüyüş bu iki puta tazimde bulunmak kastıyla yapılırdı. Mekke’nin fethiyle birlikte o putlar kırıldıktan sonra, Peygamber Efendimiz Sa’y yapılmasını emredince, kimi Müslümanlar zikredilen putların hatıralarını yad etmeye sebep olacağı kuşkusuyla bundan huzursuzluk duydular. Hz. Aişe validemizin beyanına göre, bu kuşkularını Peygamber Efendimize iletmekten de geri durmadılar ve bunun üzerine Peygamberimizin emrini teyit eden ayet (Bakara, 2/158) inzal oldu.