Bu yılın rakamı üzerinden söyleyecek olursak, üç milyon hacının Mekke’ye taşınması, otellere yerleştirilmesi, beslenme ve sağlık hizmetlerinin karşılanması, hac mahalline götürülüp getirilmesi, Kabetullah’a sürekli erişiminin sağlanması… çok çok büyük bir iştir.
Üstelik söz konusu hareket ve hizmetler, ibadet esaslı olmaları bakımından eğitimi ve menasik merkezli irşadı da gerektirerek, turizm kelimesini fersah fersah aşan bir özelliğe sahiptir.
Bu hususlarda gerek organizatörler, gerekse organizasyona muhatap olanlar, optimal bir yeterliliğe erişmedikleri sürece büyük problemler ortaya çıkar ki, bunların hariçtekilerce doğru kavranması da imkansızdır.
Zira, her nefis rahatlığı talep eder ve asliyetinde zor bir ibadet olan hac konusunda dışarıdan okunacak radikal gazellerin, manevi güzellemelerin hiçbir karşılığı yoktur.
Diğer bir söyleyişle temizlenme, uyuma, dinlenme, haberleşme, tedavi görme, ulaşım… vb. temel hizmetler konusunda başı rahat olmayan, asgari ölçekte de olsa kendisini güvende hissetmeyen hacı adayını, velev ki konu hac da olsa manevi kazanımlardan söz ederek teselli etmek oldukça zordur.
Elbette, salt Kabetullah’a ve hac mahalline erişmiş olmayı Rabbinden bir nimet olarak gören müminler de vardır ve hep olacaktır. Ancak bunların sayısı yüzlü rakamları geçmez. Zira son tahlilde nefis sahibi insandan ve nefsini sahih istikamette tutmak için çaba göstermesi gereken Müslümandan söz ediyoruz.