İlmi Etüdler Derneği (İLEM) ile Konya Büyükşehir Belediyesi’nce İbrahim Halil Üçer’in editörlüğünde hazırlanarak, üç cilt halinde yayınlanan İslam Düşünce Atlası, tartışmasız olarak 2017 yılının en iyi kitabıdır.
Klasik, Yenilenme, Muhasebe ve Arayışlar Dönemi şeklindeki dört ana başlık altında yapılan çalışmanın, muhteviyatı konusunda Üçer tarafından birinci cildin ilk giriş yazısında yapılan açıklamayı, aynı zamanda çalışmanın vaatleri olarak alırsak, bu vaatlerin yüzde seksen oranında gerçekleştirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz ki bu, konunun zaman, mekan, isim ve eser yönünden devasa hacmini düşündüğümüzde hiç de azımsanacak bir nispet değildir.
Vaatten ve gerçekleşmeden neyi kastettiğimiz, Üçer’in mimari ve şehirle ilgili şu cümlelerini alıntıladığımızda daha iyi anlaşılacaktır:
“Mimari eserler düşünce tarihinden bağımsız düşünülmeleri mümkün olmayan yapılardır. Söz gelimi Tebriz’deki Şenb-i Gâzân, Semerkant’taki Registan, Buhara’daki Pây-i Kalân, Herat’taki Gevherşâd Hatun, İstanbul’daki Fatih ve Sleymaniye külliyeleri yapıları ve işlevleri itibariyle Azerbaycan, Mâveraünnehir, Horasan ve Bilâd-ı Rûm havzalarındaki felsefî-bilimsel hareketliliği hem yansıtır hem de taşırlar. Yapı ve işlev itibariyle taşıyıcı rollerinden ayrı olarak mimari eserler, düşünce tarihindeki gelişmeler ve oluşan yeni perspektiflerle birlikte bizzat düşünceyle karşılıklı etkileşime giren unsurlardır. Bu nedenle mimari yapıların çeşitli açılardan tasvir ve tahlili düşünce tarihi yazımını tamamlayan önemli bir öğe olarak değerlendirilmelidir.”
Üçer’in bu bakış açısının yerli yerinde olduğuna itiraz edilemez, hatta arzulanan kuşatıcı bir bakış tarzı olarak tebrik edilmesi gerekir.
Ne var ki, çalışmada söz konusu vaat (en azından mimari kültür bağlamında) bihakkın gerçekleş(tirile)memiştir.