HAMAS’ın Gazze ablukasını yarmak için başlattığı harekata karşı ABD-İsrail’in yürüttüğü vahşetin ve soykırımın dördüncü ayrına girmek üzereyiz.
Bu durum 1917’den beri yoğunluğu zaman zaman artarak ve azalarak Müslümanların sıcak gündeminde bulunan Filistin meselesinde yeni bir safhanın açıldığına işaret etmektedir.
Dünya üzerindeki her vicdan sahibinin itirazına sebep olan bu yeni safha, bizim ülkemizde de büyük kitlelerin tepkilerini çekmekte ve bu tepkiler öncelikle mitinglerin, sosyal medya mesajlarının hâkim üslubu içinde yer yer öfke ve nefret diliyle karışıyor gibi görünse de asıl insanlığın tükenmediğini göstermesi bakımından önemlidir.
Yine de ilk bakışta söz konusu araçların, “-e yoluyla” cihat görevini, yardımlaşma, dayanışma duygularını tatmin etme zannı uyandırmakla vicdanlarda bir rahatlamaya, tepkilerde bir sakinleşmeye ve giderek itirazın baş nedeni olan kötülüğün kanıksanmasına… yol açabileceği düşünülse de bu ihtimallerin kitle psikolojisinin hakikatiyle bağdaşmadığı görülecektir.
Zira kitleler itidale değil infiale tabidir ve yığınlar serinkanlı bilgilere değil çığlıklara kulak kesilirler.
Bu bağlamda sözü bir keskin bıçak...