Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

Kartondan müftünün siyasi fetvası ve bir sonuç

Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Al-i Şeyh’in, ekmeğini yediği yönetimin siyasetine uygun olarak verdiği fetvaya dair haberleri ve karşı görüşleri Yeni Şafak’tan okumuşsunuzdur.İslami terminolojiye...

24 Kasım 2017 | 123 okunma

Suudi Arabistan Müftüsü Abdülaziz Al-i Şeyh’in, ekmeğini yediği yönetimin siyasetine uygun olarak verdiği fetvaya dair haberleri ve karşı görüşleri Yeni Şafak’tan okumuşsunuzdur.

İslami terminolojiye ait olan müftü ve fetva kelimelerini gizleyerek okuduğumuzda, söz konusu bilgi Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı tarafından yapılmış rutin bir açıklamadan ibaret görünecek ve dolayısıyla değeri ve ciddiyeti de bununla orantılı hale gelecektir.

Suudi Arabistan’ın İsrail’le yürüttüğü Amerikan kurgulu yeni ilişkinin mahiyeti ve istikameti herkesin malumu olduğundan,  Müslüman devlet sıfatıyla da olsa o ilişki tahtında ileteceği bir önerinin veya emrin Müslüman kamuoyu (İslam Ümmeti) tarafından, duyulduğu ilk anda kadük hale getirileceği de yine herkesin malumudur. 

İşte bu noktada Suudi aklı, İslami terminolojiye ait olan müftü ve fetva kelimelerinin sırtına gösterişli bir yarış atının sırtına binercesine binerek müftü namıyla Abdülaziz Al-i Şeyh diye birini sahneye sürmüş, kendi siyasi kanaatini sahneletmiş, oyuncuyla ve sahneyle yetinenleri, yanlış siyasetinde isabetli olduğuna inandırmaya çalışmıştır. Meselenin aslı budur ve son tahlilde bir komedi denemesinden başka bir şey de değildir.

Komedi kelimesinin, müftü, fetva kelimeleriyle bağdaşmadığını, birlikte telaffuz edilmelerinin bile mahzurlu olabileceğini bilmiyor değilim. Ancak konuyu İslam yönünden değil, din istismarcısı Suudi Arabistan yönünden ele aldığım için mazur görüleceğimi umuyorum. Söz konusu kelimeleri yan yana kullanırken dikkat çekmek istediğim asıl husus, Üstat Sezai Karakoç’un, “Şekere alışmış akrebi öldürmezsen / Şekerden zehir yapacaktır.” dizesinde dile getirdiği husustan gayrısı değildir.

Bu genel değerlendirmeye bağlı olarak, asıl şu meselenin altını kalın bir hatla çizmek istiyorum: 

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dâvûd el-Kayserî’nin Mukaddemât’ı 23 Kasım 2024 | 65 Okunma ‘Sanat gayet lüzumlu bi şey olup, olmayınca hiç olmaz!’ 19 Kasım 2024 | 42 Okunma Horasan Erenlerinin ‘Anadolu Mayası’nı hayatın içinde tutmak 16 Kasım 2024 | 98 Okunma Horasan Erenleri hakkında birkaç soru 14 Kasım 2024 | 265 Okunma Horasan Erenleri: Ne devletle ne devletsiz 12 Kasım 2024 | 917 Okunma