Yedili masadaki ortakları tarafından ‘Kazanamayacak aday’ olarak damgalanan, ortaklarını makam rüşvetleriyle ve sair baskılarla ikna ederek zar zor aday olabilen CHP’nin başkanı, HDP-PKK ile seçim ittifakını aşıp Türkiye’nin bekasına ve bölünmez bütünlüğüne halel getirecek nitelikte, –mahiyeti hakkında da tek bir kelimelik açıklamada bulunmadığı ve hâlen de bundan şiddetle kaçındığı için kamuoyu tarafından peşinen örtülü ve şüpheli sayılan– bir anlaşma yaparak ilkinden çok daha büyük bir sorunla yüz yüze geldi.
CHP Başkanı’nın ‘Kazamayacak aday’ olmakla beraber, en azından bir oy daha fazla alma umuduyla yaptığı malum anlaşma, nereye gitse ayağına dolaşıyor, kiminle konuşsa yüzüne vuruluyor.
HDP-PKK ile gizli-kapaklı anlaşmasının kamuoyu tarafından bu kadar büyük bir tepkiyle karşılanacağını tahmin edebilseydi yine de onu yapar mıydı? Bu kadar oy hırsıyla yanıp kavrulmasına bakılırsa “yapardı” demek gerekir.
Nitekim, bu hükmümüzü destekleyen bir yanlışa daha bu nedenle düştü ya da çevresindekiler tarafından düşürüldü.
Nedir bu yanlış?
Sosyal medyadaki “Ben Aleviyim… Samimi bir Müslümanım...” şeklindeki...