ABD Başkanı Trump, Kudüs’ün yüz yıl önce İngilizlerce işgal edildiği tarihe iki gün kala, İsrail bayrağının renklerini taşıyan takım elbisesiyle kameraların karşısında geçerek, Tel Aviv’deki Amerikan Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması için talimat verdiğini açıkladı.
Talimat veriyordu çünkü buna mahsus karar, 1995 yılında Amerikan Kongresi’nce Başkanların tasarrufuna bırakılmış ve o günden bu güne kadar altı aylık uzatmalarla ertelene gelmişti.
Gerçekte ertelenen bu kararın uygulaması da değildi. Altı Gün Savaşı’ndan on gün sonra, Kudüs’ün şeyh ve ulemalarıyla el-Aksa’da bir araya gelen Moşe Dayan’ın onlara ilettiği hususların ertelenmesiydi.
“Kudüs artık İsrail’indir” demişti Dayan o zamanlar. Buna rağmen, Harem yönetiminin yine Kudüs Vakfı’nda olacağını, Yahudilerin buraya girme yasağının aynıyla devam edeceğini söylemişti.
Trump, ilgili açıklamasında, statünün devamı edeceğini söylerken Dayan’ın bu sözlerine atıf yapıyor, ama aynı zamanda aradan geçen 50 yıldan sonra malum uygulamaya dair kurulan ilk çarkı da yeniden işletmiş oluyordu.
Kudüs’ü, İsrail’in en büyük otorite ve güvenlik problemi olarak görenlerin kurdukları bu ilk çark, Müslümanların Kudüs’ten kaynaklanan her türlü hareketinin kanlı bir şekilde ve kesin bir ricatle (boyun eğdirmeyle) bastırılma düşüncesinden ibaretti.