“Sizin hesabınız yıllar önce ödendi” sözü, gündelik hayatımıza dokuz yıl önce girmişti.
Başkan Erdoğan’ın, Şimon Peres’e karşı “one minute” çıkışını takiben, körfez ülkelerindeki mükrim kimi esnafın, Türk müşterilerine söyledikleri sözdü. Giderek İslam coğrafyasının tamamında kullanılan bu sözün ve dolayısıyla Türklere yeni ikram tarzının son örneklerini geçtiğimiz hafta Kudüs’te gördük.
Bu örneklerden önce, İsrail’in Kudüs Emniyet Müdürü’nce, geçmişte Filistinli dostlarımızdan biri üzerinden yapılan şu sorgulamayı paylaşayım ki, ilkin konunun özünü doğru nakletmiş olalım:
Emniyet Müdürü, Türkleri yakından tanıyan dostumuzu makamına çağırarak, “Buraya turist olarak milyonlarca Hristiyan ziyaretçi gelir. Turist çekingenliğiyle ve şehre duydukları tarihsel hayranlıkla, burada sessizce gezer ve geri giderler. Çok az sayıda da Türk turist gelir. Ama onlar sanki şehrin gerçek sahipleriymiş gibi davranırlar ve üstelik sizinkilerle de onlara karşı hiçbir yabancılık duymaz, bilakis asıl ev sahipleri onlarmış, aralarında kadim bir tanışıklık varmış gibi sevinçle, sevgiyle mukabelede bulunurlar. Bu fark nedendir?”
Dostumuz buna karşılık (mealen) şu cevabı verir:
“Osmanlılar 1517’den 1917’e kadar dört yüz yıl bu toprakları yönettiler. Halkımız hakkında iyilikten, refahtan, huzurdan başka bir şey düşünmediler. Zulmetmediler, haksız yere bir kimsenin burnunu bile kanatmadılar. İngilizler burayı 1917’de işgal ettiğinde, sizler önce onların arkasına saklanarak, sonra onların vekilleri olarak kendi yönetiminizde halka zulmettiniz, zulmetmeye de devam ediyorsunuz; bırakın halkın iyiliğini, refahını sağlamayı, bir günlük huzuru bile onlara çok gördünüz ve görmeye de devam ediyorsunuz. Türkler buranın sahibiymiş gibi davranmakta, halkım da onlara saygıyla mukabele etmekte, onları sevmekte haklı sayılmazlar mı?”