Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

Mahremiyet düşüncemiz hangi ilkeye tabidir

Nisan 2017’de gösterime girmişti The Circle. Yönetmenliğini James Ponsoldt’ın, rollerini Emma Watson, Tom Hanks, John Boyega ve Karen Gillian’ın paylaştığı, ABD-BAE ortak yapımı bir filmdi. Dave Eggers’ın 2013...

21 Ocak 2018 | 77 okunma

Nisan 2017’de gösterime girmişti The Circle.

Yönetmenliğini James Ponsoldt’ın, rollerini Emma Watson, Tom Hanks, John Boyega ve Karen Gillian’ın paylaştığı, ABD-BAE ortak yapımı bir filmdi.

Dave Eggers’ın 2013 yılında yayımlanan aynı adlı kitabından uyarlanan filmde, bir genç kadın, arkadaşı vasıtasıyla dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinden The Circle’da iş bulmakla kalmaz, kariyerini de kısa sürede yükseltir. Ancak, göz büyüklüğündeki kameralarla dünyayı gözetleyen The Circle’da, mahremiyetlerin bir hak değil, saklanması sakıncalı bir özellik olarak algılandığını, kendisinin de giderek bunun içine çekildiğini fark eden ve bu uğurda sevdiklerini kaybederek acı duyan genç kadın, o algıyı tersine çevirmeksizin, şirket yöneticilerinin mahremlerini de ifşa etmek suretiyle hem intikamını alır, hem de toplumsal şeffaflığın gereğince yayınlaşmasına hizmet etmiş olur.

Demokratik yönetimlerde seçmen tercihlerinin denetlenmesinden, fertlerin sosyal medya aracılığıyla sorgusuz sualsiz infaz edilmesine kadar daha birçok önemli konunun işlendiği The Circle, asıl ihtiva ettiği Hıristiyanî öz bakımından benim dikkatime takıldı. 

Söz konusu Hıristiyanî özün, Yuhanna İncili’ndeki (20: 24-30) karşılığı şöyledir:

“İkiz diye anılan Tomas, İsa’nın on iki havarisinden biriydi. Ancak İsa öteki havarilerin yanına geldiği sırada Tomas onlarla birlikte değildi. Öteki havariler Tomas’a, ‘Rab’bi gördük!’ dediler. Fakat Tomas, ‘Ellerindeki çivi izlerini görmeden, yaralarına parmağımla dokunmadan ve elimi böğrüne sokmadan buna inanmam!’ dedi. Bundan sekiz gün sonra, İsa’nın şakirtleri yine evde bir araya toplanmışlardı. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalı olduğu halde İsa gelip ortalarında durdu, ‘Size selâmet olsun!’ dedi. Sonra Tomas’a dönüp, ‘Parmağını uzat. Ellerime bak, elini uzatıp böğrüme koy. Şüphe duymayı bırak ve iman et!’ dedi. Tomas O’nu, ‘Rabbim ve Tanrım’ diye yanıtladı. İsa, “beni gördüğün için mi iman ettin?; “Görmeden iman edenlere ne mutlu.” dedi.”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dâvûd el-Kayserî’nin Mukaddemât’ı 23 Kasım 2024 | 65 Okunma ‘Sanat gayet lüzumlu bi şey olup, olmayınca hiç olmaz!’ 19 Kasım 2024 | 42 Okunma Horasan Erenlerinin ‘Anadolu Mayası’nı hayatın içinde tutmak 16 Kasım 2024 | 98 Okunma Horasan Erenleri hakkında birkaç soru 14 Kasım 2024 | 265 Okunma Horasan Erenleri: Ne devletle ne devletsiz 12 Kasım 2024 | 917 Okunma