Editörlüğünü Duran Boz’un yaptığı, ilk baskıları 2013 ve 2014’te gerçekleşen Okuma Hikâyeleri ile Yazma Hikâyeleri, yine aynı adlarla İz Yayınları arasından çıktı.
Konu okumak ve yazmak olunca, her ikisini edebiyat yazarları tanımında birleştirmek, okuyanın aynı zamanda yazarlık ve yazarın aynı zamanda okurluk hikâyesini tek ağızdan vermek daha etkili oluyor sanırım.
Duran Boz da böyle yapmış, iki hikâyeyi mümkün olabildiğince aynı edebiyatçılara anlattırmış ama yine de yazarların yazma eylemine verdikleri büyük değerden olsa gerek yazma hikâyesi okuma hikâyesine galip gelmiş gibi görünüyor. Çünkü 83 yazar okuma, 101 yazar ise yazma hikâyesini anlatmış.
Okumayan ama kendi yazdıklarının çok okunması için deli divane olan yazarların devrinde yaşadığımızı biliyorum ama kastettiğim bu değil. Sanırım yazma eylemi okuma eylemini de bizzat ihtiva ettiği için kimi yazarlar sadece ikinci hikâyeyi anlatmayı seçmiş olmalılar.
Her iki kitaptan da iki hikâye üzerine iki pasajı (daha doğrusu deneyimi) alıntılayacağım ancak önce kitabın editörü Duran Boz’dan biraz söz etmeliyim.
Yazarlık adı, Ömer Erinç’tir. Şairdir ve akranımdır; edebiyat serüvenimiz müşterektir; dünya görüşümüz, din ve devlet kaygımız aynıdır. Tek çiviye vuran bir çekici birlikte tuttuğum sayılı isimlerden biridir.