Bu sütunda, “Kayyum yerine doğrudan belediye başkanıatanamaz mı?” (Yeni Şafak, 12 Nisan 2019) başlıklı bir yazı yazmış ve orada şu hususları dile getirmiştim:
“Bizim kesimdeki yazılanları itina ile dikizleyen malum fitne çevrelerine malzeme vermemek için peşinen belirteyim ki, bu yazı siyasi bir yazı değildir ve şahsen ben de demokrasiye inanan, ona itibar eden biri değilim. Ancak, devlet ve millet tarafından benimsenmiş bir yönetim tarzı olması bakımından onun sınırları ve gereklilikleri içinde hareket etmek ve konuşmak durumundayım.
“Söz konusu derinlik bağlamında, bir konuda aynı yanlışı tekrarlamanın zaman ve güç kaybına neden olduğunu gözetebilenlere, ilgili mahaller için uygun olanın en iyisini arama sorumluluğunun yüklediğini düşünüyorum.
“Seçimlerden çok kısa bir süre önce, sorunlu mahallerde bulunmuş biri olarak, kayyumlar eliyle gerçekleştirilen altyapı çalışmalarının, halk ile kaynaşmanın, hemen her düzeyde halkın dertlerine derman olmaya çalışmanın doğurduğu memnuniyetten hareketle bu değerli kazanımın demokrasiye, seçime feda edilemeyeceğinin altını çizmek istiyorum.
“Yine de sözüm ona demokrasiden taviz vermeyecek şekilde ve yine onun içinden, teklif ettiğim atama konusuna mahsus bir form üretilebileceği gibi, partili cumhurbaşkanı (devlet başkanı) seçmenin buna kendi başına demokratik bir dayanak olarak yeterli gelebileceğini ve bu bahiste onu tekrar seçmemenin onun ilgili seçimlerini seçmemek olacağını tutarlı bir tez olarak öne sürmek de mümkündür.
“Yeter ki, bekamızı demokrasiye feda etmeyelim ve yanlışlıklar bataklığında çırpınıp durmayalım.”