Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

Sarsılmak ve sallanmak

Geçtiğimiz Pazartesi günü, Ege Denizi açıklarında Karaburun’a yakın bir yerde 6,2 büyüklüğünde deprem oldu ve ardından 30 dakika içerisinde ikisi 4,9’luk olmak üzere yedi sarsıntı...

16 Haziran 2017 | 78 okunma

Geçtiğimiz Pazartesi günü, Ege Denizi açıklarında Karaburun’a yakın bir yerde 6,2 büyüklüğünde deprem oldu ve ardından 30 dakika içerisinde ikisi 4,9’luk olmak üzere yedi sarsıntı kaydedildi.

Depremin, insani açıdan bir şiddet olduğu yediden yetmişe herkesin malumudur. Çünkü o doğrudan yıkıma, can ve mal kaybına neden olur. Bizler de bunlara maruz kalanların acısını, üzüntüsünü her şeyin önüne aldığımız için, depremin salt bu yanı üzerinde dururuz. Onun kendi içindeki olma zorunluluğunu, yerküre (nin oluşumunu sürdürmesi ve dolayısıyla kaçınılmaz hareketi) açısından bilimsel faydasını (varsa ki, mutlaka vardır) pek dile getirmeyiz.

Üstelik Allah şiddeti varoluşa bitişik olarak halk ettiği halde bu böyledir. Örneğin, bitkinin bitişi toprağa, doğum anneye, tomurcuğun patlaması ağaca... yönelik bir şiddettir ancak bu şiddetler yeni bir sahiplik, manzaranın güzelleşmesiyle seyir keyfinin artması vb. etkilerle yine Allah tarafından perdelendiği için de bizler şiddeti tabii afetler cümlesinden bildiğimiz şeylerin dışında görmeyiz hatta özel bir dikkatle izlemediğimizde farkında bile olmayız. 

Böylece, bir depremle maruz kaldığımız şey, şiddet ve onu izleyen oturma (kırılan yer tabakasının yerine yerleşme) hareketleri ise sarsıntılar olarak aklımızda yer, dilimizde ifade bulur ama biz hallerin zahirinde, dil edebi içinde durma zorunluluğuyla ve beterin beterinden korunma duygusuyla her ikisini de sarsılma(k) fiiliyle niteleriz.

Sarsılmak fiili, Kelamullah’ta racefe ((A’raf Suresi, 7:155) recce  (Vakıa Suresi, 56:4), zilzal (Zilzal Suresi, 99:1); ve hatta (Ragıb el-İsfahani’nin kavlince) racze (Sebe Suresi, 34:5) şeklindeki kelimelerle yer alır.

Hasirizade Elif Efendi de En-Nuru’l-Furkan Fi Şerhi Lügati’l Kur’an’ında bu kelimeleri “şiddetle sarsılmak” terimi altında toplar ki, bu aynı zamanda müfessirler tarafından da arzın sarsılma şiddetiyle idraklerde bir ürperişin, irkilişin gerçekleşmesine ve peşinden yeni bir anlama biçiminin gelişme zorunluluğuna bağlanır.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Dâvûd el-Kayserî’nin Mukaddemât’ı 23 Kasım 2024 | 59 Okunma ‘Sanat gayet lüzumlu bi şey olup, olmayınca hiç olmaz!’ 19 Kasım 2024 | 42 Okunma Horasan Erenlerinin ‘Anadolu Mayası’nı hayatın içinde tutmak 16 Kasım 2024 | 98 Okunma Horasan Erenleri hakkında birkaç soru 14 Kasım 2024 | 265 Okunma Horasan Erenleri: Ne devletle ne devletsiz 12 Kasım 2024 | 917 Okunma