Türkiye’nin yeni seçimi sıradan bir seçim değil. Her şeyden önce yönetim sistemi değişecek.
İcranın üzerine adeta bir karakoncolos gibi çökmüş bulunan bürokrasinin en aza indirileceği; devlet aklının (ve refleksinin) işleyiş hızının artırılacağı, siyasetin hizmet yarışına dönüştürüleceği ve devlet yönetimi üzerindeki baskısının azaltılacağı... yeni bir döneme gireceğiz.
Dolayısıyla bu seçim siyasi, ekonomik ve kültürel vaatlerin seçimi değil, geleceğimizin seçimi olması bakımından büyük bir önem taşıyor.
Diğer bir söyleyişle bu seçimde, işçiye, memura, emekliye kimin daha fazla daha fazla para vermeyi vaadettiğinin bir önemi yok.
Klasik bir seçim alışkanlığını karşılamak için bu vb. vaadlerin yapılması siyaseten gerekliymiş gibi görünse de, yeni seçim bunları da kendiliğinden içine alan top-yekun bir istiklalin ve tüm veçheleriyle sağlam bir istikrarın gelecek kurgusu olması bakımından öncekilerden tamamen farklı bulunuyor.
Bu farkın fark edilmesi için özel bir çabaya gerek yok.