Çok okuyan ve iyi düşünmek için büyük gayret sarfeden eğitim mühendisi bir arkadaşım, birkaç gün önce Köy Enstitülü yazarlardan Talip Apaydın’ın bir hikayesini göndermiş sosyal medya üzerinden.
Güzel sanatlarda, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Bilim Dalı’nda öğrenim görmüş; “İlk ve Ortaöğretim Çağındaki Özel veya Üstün Yetenekli Öğrencilerin Eğitim Projesi” kapsamında kurulan Bilim ve Sanat Merkezlerinin (BİLSEM) tespiti ve düzenlenmesi çalışmalarının hemen her aşamasında yer almış olması nedeniyle, onu eğitim mühendisi olarak niteledim. İznini almadığım için ismini veremiyorum ama ilettiğim bu bilgi dahilinde, konuyla ilgili olan hemen herkes onu mutlaka tanıyacaktır.
Arkadaşımın bana gönderdiği hikaye, yazarının da eğitim gördüğü Çifteler Köy Enstitüsü’nde geçiyordu.
Ağır kışlardan birine denk gelen bir bayramda, memleketlerine gidemeyerek pansiyonda kalan öğrencileri, okul müdürünün çalışarak bayramı bayram yapma (Türkiye’yi kalkındırma sevincini yaşama ve yaşatma) konusunda motive edişi, işlemeyen santral kanalının el birliğiyle açılışı ve gurbetteki öğrencilerin yaratımına katıldıkları suya kavuşma sevinci, ısınma keyfi konu ediliyordu, o anı-hikayede.
Satır aralarına yerleştirilmiş kalkınma fetişizmi dışındaki her şey güzeldi hikayede ve ben de çok önceden okuduğum halde yeniden okurken zevk aldım. İlginç ve irkiltici olan şey ise arkadaşımın alıntısına eklediği şu nottu:
“Köy Enstitüleri’nin Marshall Planı kapsamında kapatılıp, yerine İmam Hatip okullarının açılma sebebi üzerine düşünelim!”