Allah’ın bir bağışı olarak dil, varlığın hilkatine bitişiktir; her varlık hakikatine tabi kılınan kendi lisanınca, Rabbiyle ve kendi hemcinsleriyle iletişim kurar.
Bu bağlamda insanlık için dilden maksat, dil ve renklerindeki farklılığın, Allah’ın göklerle yeri yaratmasındaki gibi bir yaratışın kanıtı olmasıdır ve bunda bilenler için var olan ibretlerden (Rûm 30/22) biri de bir erkek ve bir dişiden yaratılan insanların tanışsınlar diye hem renk hem de dil düzeyinde kavim ve kabilelere ayrılmasıdır ((Hucurat 49/13).
Allah’ın katında, söz konusu farkların hiçbirisinin diğerine göre bir üstünlüğü yoktur. Zira üstünlük sadece takvaya hasredildiğinden dildeki ve kavmindeki iyiliğin ölçüsü tüm varlıkla kurulacak ilişkinin takva merkezli olması, diğer bir söyleyişle dil ve kavmiyetteki farklılığın ancak Tevhide tabi, ilahi şeriatın mümini olmakla bir değer yüklenebilmesidir.
Bunu demekle şunu da söylemiş oluyoruz: Rabbimiz Kur’ân’da kaleme ve onun yazdıklarına yemin buyururlarken (Kalem, 68/1), ne kalemin cinsini ne yazının şeklini belirtmediği gibi, bunları O’nun adını anma ve tüm varlığımızla O’na yönelme emrinin içinde toplamıştır (Müzzemmil 73/8).
Hal...