Türkiye Yazma Eserler Kurumu (TÜYEK), 28.10.2010 tarihli bir kanunla kurulmuş, kütüphanecilik hizmetlerinin geliştirilmesine, iyileştirilmesine, zenginleştirilmesine ve kitapların korunmasına mahsus görevlerle yükümlü resmi bir kurumdur.
Bunun yanısıra, eserlerle ilgili çeviri, sadeleştirme ve tıpkıbasım çalışmalarını, içerik incelemelerini yürütmek, desteklemek ve bu çalışmaların sonuçlarını yayımlamak; yazma eserlerin, kaleme alındıkları alfabenin en kolay şekli ile basımını gerçekleştirmek; faaliyet alanına giren konularda basılı, görsel, işitsel yayınlar yapmak veya yaptırmak, yayınları ücretli veya ücretsiz kullanıma sunmak; eserlerin dia, mikrofilm, dijital ortamlar ile fotoğraf ve benzeri dijital olmayan ortamlarda arşivini oluşturmak ve kullanıma açmak; hat, tezhip, ebru, ciltçilik gibi Türk el sanatlarıyla ilgili sertifikalı ve sertifikasız eğitim programları düzenlemek, bu sanatların yaşatılmasına, yaygınlaştırılmasına, desteklenmesine ve tanıtılmasına yönelik faaliyetleri yürütmek, bu tür faaliyetleri yürüten kurumları desteklemek de TÜYEK’in görevleridir.
Kurucu Başkan’ı Muhittin Macit halen görevi başındadır. Benim daha çok yayımcılık yönüyle ilgilendiğim Kurum’un, Çeviri ve Yayım Dairesi Başkanlığı’nı ise Ferruh Özpilavcı yürütmektedir. Bu iki değerli isme bağlı olarak yayıma hazırlık, baskı, satış ve dağıtımda işinin ehli bir ekip, arılar gibi çalışmaktadır.
Ziya Paşa’nın dillere pelesenk olan “Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde” beytinde dile getirdiği hüküm, bugün de geçerli olduğuna göre, Kurum’un 2011 yılından bugüne kadar yayımcılık planında yapıp ettiklerini www.yek.gov.tr sitesinden bizzat görerek, harika işleri konusunda mutmain olmanız mümkündür. Gerçekleştirdiği tıpkı basımların; kendi dilindeki metni de içeren çevirilerin; şerhlerin; tefsirlerin, felsefi, kelamî, ahlakî temel metinlerin, sözlüklerin, divanların.. yetkinliğini ve güzelliğini anlatmaya kelimeler (en azından benim kelimelerim) kifayet etmez; onları bizzat görmek, okumak ve zevkle seyretmek gerekir.
Okurlarımın malumu olduğu üzere, ben bu köşede mümkün olabildiğince Kurum’un yayınlarından birinci derecede ilgilisi olduğum kitapların anansunu, duyurusunu ve takdimi yapmaya çalıştım ve inşallah yapmaya da devam edeceğim. Bu bahislerde, daha çok müelliflerin ve mütercimlerin adlarının ön plana çıktığı da malumdur. Oysa ki, bir Şerhu’l-mevâkıf’ın, bir Kâmusu’l-muhît’in, bir Keşşaf’ın.. emsali az bulunur bir dantelayı ilmek ilmek örercesine hazırlandığı bir mutfak var ki, asıl dizgicisinden musahhihine, grafikerinden depocusuna kadar, onlarca elemanın iş gördüğü bu mekanın mensuplarına da şükran duymalı ve teşekkür etmelidir.
Okurların kitaba kilitlenmiş nazarlarının dışında kalan bu muhteşem mutfakta şimdi onlar için neler hazırlanmaktadır, bir bakalım: