İmam Gazzâlî’nin (rahimehullah) isteklilerine rağmen tüm dillerin istenilen her anlamı söze dök(e)meyeceğini, bu nedenle öğretimin boşa çıkacağını, öğrencinin zâyi olacağını söylediğini ve dillerin yani bilgilerin “Allah(ın) yapıcısı ve isteyicisi olduğu işi bitirinceye kadar” bu nimetine eriştirilenlerce dolaşımda bulunmasını, edebiyatçıları da içine alan çok değerli yorumunda toplamıştır:
“Lütfunun bolluğu ve hikmetinin inceliği ile yüce Allah, bazı kullarına ilham etti ve onlar da zihinlerinin duruluğundan, düşüncelerinin rahimlerinden ve gönül madenlerinden bu genel faydayı çıkardılar ve bilginin sürekliliği için iyi bir tedbir aldılar; dillerin yerini tutmak üzere kalemler edindiler; bedenler ruhlara, sedefler incilere ait oldukları gibi yazılanın da söylenilene ait olduğunu ifade ettiler; ruhani bilgileri, şekil kaleleri içinde korudular ve onları defterler ve sayfalar içinde kaydettiler ki bu ruhani bilgiler öncekilerden sonrakilere bir hazine olsun ve Allah, yapıcısı ve isteyicisi olduğu işi bitirinceye kadar, bilgi çağdan çağa, topluluktan topluluğa, aileden aileye intikal etsin.”
Söz konusu lütfa önce Peygamber Aleyhisselam’ın mazhar kılındığını “Oku!...