Milli Takımımız ile ilgili son senelerde yaptığım genel bir
analiz var: Oturmuş bir sistemimiz yok. Bu tip durumlarda saha içi
rahatsızlığını en aza indirmek için tek yol; kadro istikrarıdır...
Bizde ise tam tersi, üst düzeyde kadro istikrarsızlığı var. İşte
iki önemli örnek: EURO 2016 Grup Elemeleri'nde ilk 4 maçta, 25
değişik oyuncu görev aldı. Dünya Kupası Elemeleri'nde ise Kosova
sınavından sonraki ilk maçımız olan Ukrayna deplasmanında 7 değişik
isim. Tabi büyük bir ihtimalle bu gece de yani 3 gün içinde yine en
az 4 değişiklik olacak. Dünyada başka benzeri olmayan olay...
Ukrayna maçı öncesi herkes gibi ben de sonuçtan endişeliydim. Ama
takım tertibini öğrendiğimde ümitlerim iyice kırıldı.
Geri dörtlüye baktım; Fenerbahçe'nin genelde yedek, hazır olmayan
iki beki. Esas görev yeri stoper olmayan Mehmet Topal ve yanında
büyük sakatlıklarla uğraşmış maç eksikliği olan, hiç hazır olmayan
Serdar Aziz.
Orta sahaya baktım, geçen sene çoğu zaman yedek kalmış performansı
iyice düşmüş, bu seneye de iyi başlamamış Ozan Tufan... Tolga
Ciğerci geçen sezon Galatasaray'da bozuk düzen içinde orta alanda
başarısız, bu sene kaliteli yeni oluşumda yeni görev yeri kanat
forvetinde önemli ivme kazanmış. Milli Takım'da eski başarısız
olduğu yere ön liberoya geçmiş. Hiçbir şekilde diyalog kuramayacağı
Ozan Tufan ile birlikte. "Formda, önemli oyunu yönlendirme özelliği
olan Emre Belözoğlu, ne yapabilir" diye düşündüm, işin içinden
çıkamadım. Orta sahada görev alan yanındaki oyuncular Emre'ye hiç
uygun değil. Başakşehir'deki kanat oyuncuları da yok. Ayrıca
Başakşehir'de Mehmet Batdal ile sonra da Adebayor, santrfor
oynadılar. İkisi de sırtı karşı kaleye dönük oynayabilen, top
saklamakta orta sahasına aksiyon kazandıran santrforlar... Onların
bu özellikleri Emre'yi de rahatlatıyordu. Cenk, sırtı karşı kaleye
dönük oynamayı hiç bilmiyor. Bütün bunları maç öncesi analiz
ettiğimde Ukrayna önünde, istediğimiz sonucu alabilmek bana göre
mucizeydi...
Tayfur Havutç...