Burak Yılmaz, 'Ben oyunu önde oynayayım, Galatasaray'ın bizi baskı altına almasına izin vermeyeyim' diye bir taktik plan düşünmüş. Ama hesaplayamadığı çok önemli bir şey vardı. Galatasaray gibi...
Burak Yılmaz, 'Ben oyunu önde oynayayım, Galatasaray'ın bizi baskı altına almasına izin vermeyeyim' diye bir taktik plan düşünmüş. Ama hesaplayamadığı çok önemli bir şey vardı. Galatasaray gibi güçlü ve değişik silahları olan bir takıma, kendi sahasında defans bloğunu öne doğru çıkararak oynarsanız, onlara beklediklerinden de elverişli bir ortam verirsiniz. Nitekim G.Saray'ın attığı gole kadar defans arkasına basit sarkmalarla kaçan 3 net pozisyon var. Hele hele İcardi yapısında biroyuncunun sürekli geniş alandakaçışlar yapması, bu taktiğinyanlış olduğunun göstergesiydi.
Galatasaray, ilk devrede skor avantajını yakalayıp bir de rakibi 10 kişi kalınca rehavete girdi. Şöyle düşünüyorlardı; 'Biz 11'e 11 iken 4-5pozisyon bulduk. Artık güle oynayakazanırız.' Ama Beşiktaş pes etmeyip bir onur mücadelesi yapacaktı. Nitekim ikinci yarı öyle oldu.
Rosier'in mükemmel götürüp verdiği akılcı pasta, Chamberlain skora denge getirdi. Bu golden sonra Galatasaray beklendiği gibi uyandı. Tekrar maça tempo verdi ama bunlar yeterli olmayabilirdi. Ama...