Dün geceki hazırlık maçının ilk yarısında her yönüyle çok
olumsuz görüntü sergiledik. İlk dakikadan devre bitene kadar oyuna
hükmeden taraf Arnavutluk'tu. Çünkü rakibin, tam bizim tersimize,
kendilerine özgü oturmuş bir sistemi vardı. Her futbolcu
birbirlerinin ne yapacağını biliyordu. Biz kopuk kopuk yaptığımız
hücum girişimlerinde bazı pozisyonlar bulduk. Çünkü Arnavutluk'un
sol kulvarında ciddi rahatsızlık vardı.
Defansif yönü zayıf ama ofansif yönü iyi olan Barış Yardımcı ve
önündeki Cengiz Ünder ile bu kanadı etkili kullandık. Ama
girdiğimiz bazı pozisyonları değerlendiremedik. Buna karşılık
rakibin organize çıkışlarında kalemize çok rahat yaklaşmalarına
imkan verdik. Sol kulvarımızda Atila'nın defansif yetersizliğini
Arnavutluk'un etkili kanat forveti Odise Roshi, bizi çok zorladığı
gibi iki de gol attırdı.
Devre sonunda hakemin özel maçlarda hiç görülmemiş, resmi maçlarda
bile ağır kabul edilen ikinci sarıdan kırmızı kartı, ikinci yarı
için muhtemel bir farklı kabusu engelleyen faktördü. İkinci yarıya
da golle başlayınca artık saha içi dengeler lehimizeydi ama önemli
bir iki atak girişimini yakaladığımız pozisyonları
değerlendiremediğimiz gibi bir de 10 kişi kalan Arnavutluk'tan
üçüncü gülü yedik. Oyuna yeni giren Emre Akbaba ile erken cevap
vermek yine neticeyi değiştirebilmek için artı motivasyon oldu. Bu
golden sonra artık Arnavutluk tamamen 18 önüne kalabalık biçimde
yerleşti. Bu arada Lucescu'nun büyük hatası gündeme geldi... Kapalı
savunmayı açacak kanat forveti Cengiz'i çıkarıp, Enes'i oyuna aldı.
Madem Cenk'le devam edecekti rakip de eksik oynadığından Cengiz'i
oyunda tutup çift santrfora dönmesi gerekirdi. Bu değişiklikten
sonra yoğun baskıya rağmen etkili pozisyonlar bulamadık. Sonuçta da
maçı kaybettik...
Netice bir tarafa, eğer Arnavutluk takımı, kolektif açıdan günümüz
futbolunun öngördüğü basit oyun modelini bizden çok daha iyi
uyguluyorsa ve 10 kişi kalmalarına rağmen hala bir gol yiyorsak şu
an için başka söze gerek kalmıyor.