Fenerbahçe çok zayıf bir rakip karşısında son derece olumsuz bir
futbol sergiledi ve de hayatımda Avrupa kupalarında bugüne kadar
gördüğüm en zayıf 3 takımdan biri olan Vardar'a elenme başarısını
gösterdi (!) İlk 45 dakika oyun tamamen karşı alana yıkıldı.
Vardar, 10 kişiyle topun arkasına geçip alan daraltıyordu ama alan
savunmasının yerleşme düzenini bozacak set oyunu Fenerbahçe'de
artık alışılmış biçimde çok yetersiz... Orta sahada Mehmet Topal,
Ozan ve Alper yapıları itibariyle aralarında organize olamıyorlar.
Ayrıca üçü de defansın arkasına zamanlamalı pas atma yeteneğine
sahip değiller. Böyle bir tabloda en acil ihtiyaç, santrfor
katkısıdır ama fizik açıdan tükenmiş Van Persie ne adam
eksiltebiliyor, ne de duvar olabiliyor.
Bu durumda baktığımız zaman ilk devrede bütün yük Valbuena'nın
üstüne bindi. Biraz da Dirar ve Isla ona yardımcı olmaya
çalıştılar. Tabii yoğun baskıda az sayıda pozisyon çıktı. Üstelik
de zaman zaman Vardar takımının geride yaptıkları basit top
kayıplarıyla Fenerbahçe'ye pozisyon ortamı hazırlamasına rağmen...
İkinci devre de aynı görüntüdeydi. Nihayet Fenerbahçe en azından
moral bulacak ve tur şansını sürdürecek golü bir duran toptan
buldu. Taraftarlar da desteklerini artırdılar ama yine çok basit
bir gol yediler ve maç orada bitti. Üstelik 1-1'den sonra o acemi
rakibin çok etkili pozisyonlarına tanık olduk.
Vardar gibi zayıf bir takıma elenmek gerçekten kabul edilecek
cinsten değil... Ben göreve geldikten sonra sürekli Aykut Kocaman'ı
iki konuda eleştiriyorum. Bir tanesi tükenmiş Van Persie ısrarı,
ikincisi de bu tip bir kadroyla üçüncü bölgede oynarsan çok
pozisyon verirsin ve goller yersin uyarısıydı. Aykut Kocaman'ın en
azından şunu düşünmesi lazımdı. Fenerbahçe, savunma yapacak bir
takıma karşı oyunu ve fizik gücünü zorlayacak, bu da en fazla 60
dakika sürer. Bu yüzden de sen, takımın diri olduğu bölümlerde
doğru kadroyu çıkaracaksın. Eğer Van Persie'yi oynatırsak bir kişi
eksik kalırsın.