F.Bahçe ilk devrenin başından sonuna kadar oyunu çok yüksek
tempo ile karşı alana yıktı. Hiç hazırlık pasına rağbet edilmeden
devamlı çok çabuk üçüncü bölgeye gitmek ana hedefti. Bu yoğun
baskıda her iki kanat da etkili biçimde işletiliyordu. Bugüne kadar
alışmadığımız bir hücum zenginliği yaşanıyordu. İki top direkten
döndü, kaçanlar da vardı ama bir türlü gelmiyordu gol...
Bu olumlu görüntülerin yanında da bir tehlike hissediliyordu. Çünkü
riskli ofansif anlayış uygulanıyor, mecburen stoper oynadığından
Mehmet Topal'ın ön liberoda Souza ile sağladığı garanti eksilmişti.
Nitekim ilk devrede yoğun baskı karşısında hiç topa sahip
olamasalar da G.Birliği geniş alanda üç kontratak yakaladı. İkisini
yanlış tercihlerle değerlendiremediler. Üçüncüsünde de
yapabileceklerini doğru şekilde yaptılar ve Vardar maçında kaleci
Kameni'nin yaptığı hatanın aynısını bu sefer Volkan yapınca soyunma
odasına galip gittiler.
Böyle olumlu bir ilk yarının ardından bu durumda ikinci yarıya
çıkmak ciddi sorunlar yaratabilirdi. Çünkü ilk yarıdaki o müthiş
temponun devam etmesi mümkün değildi ve de skor dezavantajına
düşülmüştü. Ayrıca da moraller bozulmuştu. Ama ikinci yarı Alper'in
güzel golü ile başlayınca takım rahatladı. Sonrasında
Gençlerbirliği, Sessegnon'un organizatörlüğünde ilk yarının aksine
atak girişimlerinde bulunmaya başladı. Fenerbahçe de riski azaltmak
mecburiyetinde kaldı ve sonrasında Valbuena'nın güzel asistinde
ikinci gol Dirar ile geldi. Ama her şey garanti değildi. Çünkü
takım yorulmuştu. Yine çok basit bir hata ile beklenmeyen
bir