Cem Yılmaz’ın sosyal medyayı bırakması, Teoman’ın müziği bırakması gibi mi olacak acaba?
Yani bir süre sonra geri dönecek mi?
Mesela yeni film çıkınca.
Ya da gösterisi olduğunda.
Her şey olabilir.
Belki farklı bir şekilde geri gelir.
Profesyonel bir ekibe devreder hesabı.
Sadece işiyle, projeleriyle ilgili paylaşımlar yapılır.
Son zamanlarda ünlüler arasında trend olan “yoruma kapama” seçeneği
kullanılır.
Takipçilere bu kadar uzak mesafe koyan bir hesabın tadı tuzu kalır
mı bilemem tabii.
Ama bir süre sonra bir geri dönüş olacağına inanıyorum ben.
Şu an tek üzüntüm Cem’in o kıvrak zeka ürünü paylaşımlarından
mahrum kalmış olmamız.
Dunkirk için sinemalara
Salı sabahı İstanbul’u sel götürürken biz de İstinye Park’a
kendimizi attık ve basın gösteriminde Christopher Nolan’ın merakla
beklenen filmi “Dunkirk”ü izledik.
Bir kere bu film mümkünse Imax’te izlenmeli.
Bombaların, mermilerin ürkütücü sesi, uçakların filmin müziğinin
içine işleyen uğultusu ve savaş alanına dönmüş uçsuz bucaksız
Dunkirk sahili Imax’te bir başka
hissediliyor.
Film, 2. Dünya Savaşı’nın kaderini belirleyen Dunkirk tahliyesini
konu alıyor.
İngiliz ve Fransız askerleri düşman tarafından sahile
hapsediliyor.
Tek kaçış yolları deniz ve onları almaya gelecek olan gemiler,
tekneler.
Nolan, ajitasyona ve duygu sömürüsüne dayalı bir kahramanlık öyküsü
çekmek yerine savaşın gerçeklerini tüm çıplaklığıyla perdeye
dökmeyi tercih etmiş.
İşte farkını da burada ortaya koyuyor zaten.
İş başa düşünce, kurşunlar, bombalar vızır vızır yanınızdan geçince
her şey farklı.
Her şey askerler için tam bir hayatta kalma mücadelesine
dönüşüveriyor. 106 dakikaya sığdırılmış hikaye savaş politikaları,
taktikler ya da komutanlarla uğraşmıyor, sahaya iniyor, oradakini
anlatıyor.
Hans Zimmer’ın başroldeki müziği, düşmeyen temponun en büyük
destekçisi.
Yaz ayları genelde sabun köpüğü filmlerin vizyon zamanıdır.
Christopher Nolan’ın “Dunkirk”ü Oscar’a daha şimdiden göz kırpan
dört dörtlük bir film.
Yarın sinemalarda olacak, mutlaka izleyin.
Oscar zamanı bolca konuşulacak... Sonra “Vizyona girdi de
izleyemedik” olmasın.