Geçen yıl 27 Temmuz’da ceviz büyüklüğündeki dolular başımıza, arabalarımızın üstüne yağınca neye uğradığımızı şaşırmıştık.
Araçlar mahvoldu; delik deşik, oyuk oyuk...
Ağzımız yanmıştı, bir sonrakinde yoğurdu üfleyerek yiyecektik.
Öyle de oldu.
Bu hafta meteorolojiden gelen dolu uyarısından sonra İstanbul,
kasırga bekleyen Amerika şehirlerinden beter hale geldi.
Evlerdeki tüm halı, kilim, yorgan ve battaniyeler toplandı,
sırtlanıp dışarı çıkıldı.
Arabalar önce sevildi, okşandı, sonra özenle sarılıp
sarmalandı.
Sokaklar evimizin salonuna, yatak odasına döndü.
Ne kadar çok renk seven bir milletmişiz, onu da anlamış olduk.
Araba koruma, kollama, paketleme işini abartıp ülkemizin ilk
Transformers modeli denemesini yapanlar bile oldu (fotoğrafa
bakınız!)...
“Doluya, fırtınaya karşı arabalarımıza gösterdiğimiz özeni can
taşıyan sokak hayvanlarına da gösterelim, onları apartman içlerine
alalım” diye yazanlar vardı, başta ben elbette.
Kaç kişi ilgilendi bilmiyorum!
Bu arada AVM’lerin otoparkları arabalarla doldu taştı.
Oralarda yatıya bıraktık araçlarımızı.
Aklımız onlarda, evlere kapandık.
Rüyamızda bile arabalarımızı gördük.
Dolu uyarılarıyla, dolu beklentisiyle dolu, dolu dolu bir gün
geçirdik.
Farklıydı, ilginçti ve ders niteliğindeydi.
Türk insanının arabasını ne kadar çok sevdiğini böylece görmüş
olduk. Plastik poşete hapis cezası Plastik bardak,
şişe ve poşetlerin çevreye ne kadar zararlı olduğunu, doğa düşmanı
olduğunu biliyoruz.
Özellikle plastik poşet kullanımı yasağı pek çok ülkede olduğu gibi
Türkiye’de de çok konuşuldu, gündeme geldi.
Ama en radikal kararı geçen gün Hindistan’ın Mumbai kenti aldı ve
tek kullanımlık plastik kullanımına para ve hapis cezası
getirdi.
Az da değil &...