Başta Ömer Koç olmak üzere tüm konuşmacıların ortak bir cümlesi
ve tavsiyesi vardı yeni mezunlara: “Başarılı olmak istiyorsanız
sevdiğiniz işi yapın...”
Kesinlikle doğru.
Bin küsur yeni mezundan kaçı gerçekten sevdiği işi yapacak
bilemiyorum.
Ama en azından yaptıkları işi sevmeyi deneyeceklerini, olmazsa da
sevecekleri şeylere yöneleceklerini tahmin edebiliyorum.
Hepsinde bu zekayı, bu özgüveni gördüm o gün.
Hava durumuna karşı tedbir alıp, velilerle birlikte yaklaşık 6 bin
kişi için yağmurluk tedarik eden üniversite yönetimini de ayrıca
tebrik ediyorum.
Bir başka tebrik de Anadolu Bursiyerleri programı ile durumu iyi
olmayan başarılı öğrencilere burs ve okuma imkanı sağlayan mezunlar
derneğine.
Belli bir gelir düzeyine erişen mezunların bağışlarıyla Anadolu’nun
çeşitli illerinden gelen başarılı öğrenciler de Koç mezunu
olabiliyor.
Tayga’nın da bir Koç mezunu olarak ileride Anadolu Bursiyerleri
programına yardım edeceğinden hiç şüphem yok.
Balık tutmayı öğrettiler
Bizdeki yerel markalar ve yabancıların buradaki şubeleri pek
hayırsever olmadığından böyle haberlere alışık değiliz,
bilmiyoruz.
Ama normalde şirketlerin büyüklüğü, gücü, marka değeri
kazandıklarının bir bölümünü hayır işlerine harcamalarından, dernek
ve vakıflarla işbirliği içinde olmalarından geliyor.
Ve adam gibi şirketler bunu sık sık yapıyor.
Kazandığının bir kısmını ihtiyacı olanla paylaşmak, insanların da
şirketlerin de boynunun borcu ne de olsa.
Bunun en güzel örneğini Toyota, kısa süre önce farklı bir yöntemle
Amerika’da gerçekleştirdi.
Doğrudan para vermek yerine iş gücünü hizmet olarak vererek bir
hayır kurumuna verimlilik bağışladı.
Yani balık vereceğine balık tutmayı öğretti.
Nasıl mı?
New York’ta bir aşevi gibi hizmet veren ve pek çok şirketten bağış
alan The Food Bank normalde senede 1,5 milyon evsizi doyuruyor.
Toyota kendi mühendislerini buraya göndererek The Food Bank’in
verimliliğini artırdı.
Kişi başına yemek için bekleme süresini 90 dakikadan 18 dakikaya,
erzak çantası hazırlama süresini ise 3 dakikadan 11 saniyeye
indirdi.
Dernek ve vakıflara fayda sağlayan, yardım eden her şirket değerine
değer katıyor.
Toyota’yı tebrik ediyorum.
Köpekle vapura binemeyecek miyiz?
Yeter artık! Nedir bu hayvanların ve evcil hayvan sahiplerinin
çektiği!
Köpekle deniz yolculuğu yapmak işkence haline geldi.
Yeni çıkan kurallara göre şehir içi vapurlarda köpeklere ağızlık
takılması isteniyor. Yetmiyor gibi bir de kafese konulmaları
gerekiyor.
Hem ağızlık tak, hem kafese koy.
Vapura köpeğinizle binmeyin diyorlar yani.
Arabanız yok diyelim, köpeğinizle karşıya bu şartlarda mı
geçeceksiniz?
Ya da diyelim ki adaya gidiyorsunuz, bu mudur size ve köpeğinize
reva görülen?
İDO’da İstanbul-Bandırma arasında evcil hayvan bölümünde seyahat
etmeye zorlanan ve Bandırma’ya gelindiğinde öldüğü anlaşılan Sushi
adlı köpek ayrı bir yazı konusu.
Çocuğunu kaybeden ailenin acısını paylaşıyor, davalarının arkasında
olduğumu bilmelerini istiyorum.
Hep birlikte otopsi raporunun çıkmasını bekliyoruz.