Emre Oskay ve Yiğit Güralp bana “Bir film yapmak istiyoruz ve
seni çok yakından ilgilendiriyor” diye geldiklerinde konunun Kuyu
köpeğin yeryüzüne çıkış anına kadar uzanacağını aklıma bile
getirmemiştim.
Hiç unutmuyorum, geçen yıl 14 Şubat gecesi Sevgililer Günü
konserinin ardından, sahneden inip gece yarısından sonra soluğu
Beykoz sırtlarında almıştım.
Buz gibi bir geceydi.
Gece yarısında sonra sondaj kuyusunun olduğu tepedeki kurtarma
çadırının başında titreyerek bekliyorduk.
10 günü aşkın süredir yerin metrelerce altında daracık bir kuyunun
içinde yaşam mücadelesi veren 2,5 aylık yavrucak, yani Kuyu köpeğin
yaşamının dönüm noktası olacak gece işte o geceydi.
Sabaha karşı 05.50’de kucağımıza aldık Kuyu’yu.
Dünyadaki onca kötülüğün içinden bir ışık gibi doğmuştu, iyiliğin,
sevginin, umudun sembolü olarak.
İBB, İtfaiye, TTK, öğrenciler, hayvanseverler, aslında en doğrusu
tüm Türkiye’nin tek yürek olduğu Kuyu köpeğin hikayesi, belki de
gelecek yıl Oscar’a bile gidebilecek bir filmle beyazperdeye
taşınıyor.
Filmin adı “Sarıl”, uluslararası arenada, festival ve Oscar
yarışında “The Hug” olarak geçecek.
Yapımcılar İlkem Şahin ve “Gölgeler ve Suretler”, “Kaygı”, “Misafir
Halep-İstanbul”, “Lady Winsley”, “Nuh Tepesi” ve daha pek çok
başarılı filmin yapım sürecinde yer almış olan Emre Oskay.
Filmin senaryo yazarlığını ve yönetmenliğini bu yılın Oscar adayı
“Ayla”, “Uzun Hikaye” ve “Sınav” gibi filmlerden hatırlayacağınız
Yiğit Güralp üstleniyor.
Kendisinin de dediği gibi hayvan hakları konusunda onca olumsuz
olayın yaşandığı ülkemizde Kuyu’nun hikayesi gibi şahane
olayların...