Bu hayvan katillerinden, sadistlerden, canilerden,
canavarlardan.
Ama biz o kadar da etkisiz, güçsüz, zayıf değiliz.
Zavallı sokak kedisinin gözlerini oyan Sude A. belki tutuklanacak,
ceza alacak ve sonra serbest kalacaksın.
Belki bu lanet yasa boşluğunda ceza bile almadan kurtulmuş
olacaksın.
Ya da kurtuldum sanacaksın.
Ama o hayvanseverler var ya, bizler varız ya, ömür boyu yakanı
bırakmayacağız.
Fotoğrafların
hep dolanacak aramızda, sosyal medyada, mail’lerimizde, yüzünü,
adını ezbere bileceğiz.
Her yerde birimiz çıkacak karşına.
Hayatın boyunca hiç arkadaşın olmayacak.
Alışverişe çıktığında, kasa kuyruğunda çıkacak aramızdan biri
karşına, elindekileri bırakıp kaçacak hale geleceksin.
Âşık olduğun her erkeğin önüne koyacağız bu fotoğrafları...
Her yerde sana hayatı dar edecek
bir hayvansever
çıkacak karşına, ensende olacak.
“Keşke o kediye bu işkenceyi yapmasaydım, gözlerini çıkarmasaydım”
diyecek hale geleceksin.
Sen o masuma o zulmü yaptın ya, iki elimiz yakanda olacak...
Ağla ağla içim çıktı
“Megan Leavey” adlı filmi izleyip yazacağımı söylemiştim.
Fragmanında bile ağladığımı bildiğimden tedbirli gittim basın
gösterimine.
Kapüşonumu kafama geçirdim ki gözyaşlarım görünmesin.
İyi de yapmışım.
Yok böyle ağlamak...
Köpek ve insan arasındaki o sevgi bağı ve sadakati bildiğimden ve
gerçekliğine sonuna kadar inandığımdan mahvoldum izlerken.
Irak savaşına giden Megan Leavey ve bomba arama köpeği Rex
arasındaki ilişki üzerinde ilerleyen bu savaş ve kahramanlık filmi
şimdiden benim Oscar adayım oldu.
Başroldeki Kate Mara’nın oyunculuğuna da hayran oldum.
Bu gerçek hikayeyi yarından itibaren “Sadakat Yolunda” adıyla
sinemalarda izleyebilirsiniz.
Aşçılar neden hep erkek?