15Temmuz 2016 gecesi bir darbe püskürtüldü. Askerlerden darbe gelmesine alışık olduğumuz bu ülkede bu kez, “dindarlık” söylemli bir örgütlenmenin darbesine tanıklık ettik.
Darbenin önlenmesi , bir toplumsal karşı koyuşun eseriydi. Geçmiş darbelerin yarattığı tahribatı unutmayan toplum darbeye yol vermedi. Ölümü göze alan direnişçiler, sokağa çıkarak darbecileri çaresiz bıraktılar. Bu karşı koyma biçimi de ilkti ve özgündü. Darbecilerin beklemediği bir durumdu.
Darbe gecesi Meclis’te toplanan her partiden milletvekilleri, darbeyi birleşerek önlediler. Meclis’in varlığının ne kadar önemli olduğunu gösterdiler. En önemlisi de farklı siyasi toplulukların darbe konusunda ortak hareket etmeyi başarabilmesiydi.
Medya direnişin en etkili gücüydü. Her görüşten gazeteci, TV çalışanları, silahlı darbecilere karşı koydular. Her şeye rağmen değişik görüşlerden medyanın varlığı, basın emekçilerinin inisiyatifli davranışı, baskılara karşı uzun yıllardır direnen medyanın demokrasiye sahip çıkması darbecileri zora soktu.
Askerlerin önemli bir kısmı da darbeye katılmadı.
Aradan 5 yıl geçti. Bu darbenin sarsıntıları hâlâ devam ediyor.