Oral Çalışlar Posta Gazetesi

Amerika her şeye kadir mi?

AK Parti iktidarının ilk yıllarında, muhaliflerin temel tezi “Erdoğan’ın ABD icazetiyle iktidara geldiği” şeklindeydi. Bu tezin zaafıysa, “Türkiye’de iktidarı Washington’un belirlediği”...

15 Haziran 2021 | 127 okunma

AK Parti iktidarının ilk yıllarında, muhaliflerin temel tezi “Erdoğan’ın ABD icazetiyle iktidara geldiği” şeklindeydi. Bu tezin zaafıysa, “Türkiye’de iktidarı Washington’un belirlediği” ön kabulüydü. Tabii bu yeni bir düşünce şekli de değil. Ülkemiz sol hareketinin ana damarının, buna yakın bir zihniyete meyilli olduğu söylenebilir. 'İktidarı her zaman ABD’nin belirlediği' şeklindeki yaklaşım kafa karıştırıyor.

Ülke içi siyasi durumu anlamayı zorlaştırdığı gibi, demokrasi mücadelesini de zayıflatan bir etki yapıyor. Her şeyi o belirliyorsa yapacak bir şey yok deyip teslim bayrağını çekmek mümkün. ABD, bir süper devlet olarak, dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de iktidarın belirlenmesinde belirli ölçülerde rol oynuyor. 1960’larda, 'sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşları' döneminde ABD, askeri müdahale ve darbe tezgahçısı olarak, etkindi. Her şeyin ABD tarafından belirlendiği bir dünyada yaşamıyoruz. Ülkelerin iç dinamikleri, bölgesel dengeler, iç siyasi krizler var.

Ülkelerin dış müdahalelere karşı direnç güçleri, bunlardan etkileniyor. Dengeler değişiyor. Eğer bir ülkenin iç siyaseti istikrarlı değilse, demokrasisi doğru dürüst işlemiyorsa, ekonomisi ve askeri yapılanması güçlü olan ülkelerin o ülkelere müdahale gücü artar. Afganistan, Irak ve Suriye örneklerinde olduğu gibi açıktan askeri müdahale gündeme gelebilir. Veya Mısır örneğindeki gibi 'askeri darbeye icazet' söz konusu olabilir.

Eğer bir ülke siyasi bakımdan istikrarlıysa, ekonomisi düzgünse, demokrasisi işler haldeyse, o ülkeye açıktan müdahale etmek zorlaşır. Süper güçler, genelde, siyasi zafiyetlerin ürünü olarak bir ülkeye müdahale edebilirler. Veya zaaf potansiyeli olan ülkede kargaşa çıkarıp müdahale zemini oluşturabilirler.

İnsan hakları

Şimdi Erdoğan-Biden görüşmesini izliyorum. Bir kesim, bütün yaşadığımız krizlerin ve açmazın sorumlusunun ABD olduğu inancında. Bu yaklaşım iktidar tarafında olanlarda da var, muhalefet tarafında olanlarda da. Aslında bunun teslimiyetçi bir özü olduğunu söyleyebilirim. Washington her istediğini yapabiliyorsa, karşı çıkmak da anlamsız hale gelebilir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni saflaşma: Rusya, Çin, Kuzey Kore… Biraz İran 02 Mart 2022 | 249 Okunma Ukrayna direnişçileri hesapları bozdu… 01 Mart 2022 | 283 Okunma En Büyük Erkek Putin mi? 25 Şubat 2022 | 187 Okunma Alevilik ve İslamcılığın sınavı 23 Şubat 2022 | 386 Okunma Sünni fetvasıyla Aleviliği tanımlamaya kalkarsanız… 22 Şubat 2022 | 325 Okunma