Türkiye’nin iki yüz yıllık modernleşme, uygar dünya ile ortaklaşa bir sistemin içinde yer alma yönelimi, inişli çıkışlı bir seyir izledi. Geçmişi ayrıca değerlendirmeye bırakarak, 1960’tan bu yana yaşadıklarımızı gözden geçirmeyi deneyelim. 27 Mayıs 1960 askeri darbesi “otoriter-modernist” bir müdahaleydi. İddiası, şeriat tehlikesine karşı Atatürk ilkelerini, laikliği ihya etmekti.
Bir ayağı da milliyetçilikteydi, Kürt aşiretlerini sürgüne yollama geleneğini sürdürdü. 1960 sonrası yükselen kitle hareketi, sol ideolojinin öncülüğünde gelişti. Bunun sonrasında gelen 12 Mart 1971 askeri müdahalesinin ideolojisi de Atatürkçülük adı altında gene “otoriter modernleşme”ydi. Darbecilerin amacı sol tehlikeyi, “solcu-baasçı” bir darbeyi önlemekti.
12 Eylül askeri darbesinin de temel sloganı “Atatürkçülük”tü. Bir kesim “Atatürkçü” darbe yapan cuntacı askerleri “sahte Atatürkçü” diye nitelese de onların kendilerini Atatürkçü olarak gördükleri, buna inandıkları bir gerçek.