Vedat Türkali’nin “Fatmagül’ün Suçu Ne?” romanındaki Fatmagül, gerçek miydi yoksa bir roman kahramanı mı? Ece Üner’in Kanal D'deki “Susma” programında izlediğimiz Ayşegül -yaşadığı bin derdi yansıtan yüzüyle- bir gerçek. Ayşegül, Ağrı’ya gelin gidiyor. Bir süre sonra da kocası Adnan askere. Kayınpeder İsmet, Ayşegül’e tecavüz ediyor. O başına gelenleri kayınvalidesine anlatıyor. Görümcesine anlatıyor. “Sus bunlar duyulursa bizi aleme rezil edersin” diyerek susturuyorlar ve tecavüz sürüyor. Adnan askerden dönüyor. Belli ki bir şeyleri hissediyor. Ayşegül, zaten şiddet gördüğü kocaya, bir de bu olayı anlatmaya korkuyor. İki taraftan da korkuyor. Kayınpederi başına silah dayıyor, “Sen benim karımsın, sesini çıkarırsan öldürürüm” diye tehdit ediyor. Günün birinde Adnan, Ece Üner’in “Susma” programına başvuruyor. “Karımı babamla yakaladım” diyor. Bu açıklamanın yayınlanmasından bir gün sonra Ayşegül ortaya çıkıp programa katılıyor ve bütün çektiklerini anlatıyor. Ayşegül, beş çocuk doğuruyor. Kocası “Bu çocuklar babamdan mı?” diyor. O da eşinin baskısı üzerine çocuklarının ikisinin eşinin babasından olduğunu kabul ediyor. Çocukların kan örnekleri alınıyor. Beş çocuğun da kocası Adnan’dan olduğu anlaşılıyor.
Erkek egemen düzen Yaşananlar, ev içi erkek şiddeti ve istismarının tipik örnekleri. Hangi evin içinde, hangi kadının, hangi kız/erkek çocuğunun istismar edildiğini bilmiyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin esası, ev içi şiddetin önüne geçmekti. Ayşegül olayı, birçok bakımdan, üzerinde yaşadığımız coğrafyada kadınların ne büyük acılar çektiğini gösteriyor. Bu acıların büyük kısmı aile içinde kalıyor, üzerleri örtülüyor, kadınların sırtına biniyor. Bazı hallerde, tecavüze uğrayan kadının öldürülmesine karar veriliyor. Aile içi istismara uğrayan kadın ve çocuklar ölüm sessizliği içinde duruma boyun eğiyor. DNA testleri çocukların Adnan’a ait olduğunu ortaya çıkarttı. Adnan itiraz etti: “Ben onları ilişki içinde gördüm.” Ece Üner’in tartışmaya neden ol...