Çünkü Batı'daki geniş bir kamuoyu, Türkiye'de demokrasinin elden gittiği, “tek adam rejimi”nin kalıcılaştığı kanısındaydı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ne yapıp edip bu seçimi “alacağı”, yani yönetimi vermeyeceği beklentisi güçlüydü. Tabii Türkiye’deki muhalefetin de bir kısmı bu psikolojideydi. Ama, Türkiye’nin son 70 yıllık siyasi tarihini dikkatle gözden geçirdiğimizde, 23 Haziran’daki sonucun o kadar da sürpriz olmadığını görebiliyoruz.
Türkiyeli seçmen, “kritik seçimlerde kritik kararlar vermek” gibi bir özelliğe sahip. Özellikle de mağdur olduğunu düşündüğü parti ya da adaya yönelim göstermeye eğilimli. Ülkemizde demokrasi, inişli çıkışlı süreçlerden geçerek ilerliyor. Siyaset, olağanüstü hallerin içinde varlığını sürdürmeye çalışıyor.