Oral Çalışlar Posta Gazetesi

Bitmeyen sorun: Güvenlik-özgürlük dengesi

Cumhuriyet'in 95. yılını kutluyoruz. Övüneceğimiz bir geçmişe sahibiz. Sayısız başarıları geride bıraktık. Bütün bu dönem boyunca yüzümüzü “çağdaş uygarlık...

30 Ekim 2018 | 5.766 okunma

Cumhuriyet'in 95. yılını kutluyoruz. Övüneceğimiz bir geçmişe sahibiz. Sayısız başarıları geride bıraktık. Bütün bu dönem boyunca yüzümüzü “çağdaş uygarlık düzeyi”ne, eski deyimle “muasır medeniyet seviyesi”ne çevirdik.

Bu yönelim sırasında, yol kazaları da yaşadık. Askeri darbeler, çok partili rejimi yaraladı. Bu müdahaleler yalnızca siyasi hayatımıza değil, ekonomik gelişmemize de zarar verdi. Toplum içinde gelir dengelerinin de bozulmasına neden oldu.

‘Tehdit ve Tehlike’

Atatürk, çok partili rejimi hayata geçirmeye çalıştı. 1930'da yakın arkadaşı Fethi Okyar'a kurmasını teklif ettiği “Serbest Cumhuriyet Fırkası”nı hayati bir adım olarak gördü. Ancak, bu partiye gösterilen büyük ilgi siyasi tehdit gibi algılandı. Parti kapatıldı ve yeniden tek partili rejime geçildi. Gerekçe, “Cumhuriyet rejiminin tehlike altında olması”ydı.

“Tehlike” ve “tehdit”, Cumhuriyeti kuran iradeye ve daha sonra devleti yöneten iradeye, her dönemde yol gösteren ana yaklaşım oldu. Tabii “rejim tehlikede” olunca, ihtiyatlı bir dil kullanmanız, muhalefeti ölçülü yapmanız, devletin beklentisi haline geliyor. Yasakçı bir zihniyet egemen oluyor.

Demokrasi panzehir

Geçenlerde bir TV programında, “güvenlik-özgürlük” dengesini tartıştık. Ben, demokrasisi güçlü ülkelerin, terör dahil, bir çok tehdide karşı, dirençli olduğunu söyledim.

Büyük kargaşalar, iç savaşlar parçalanma ve bölünmeler demokrasisi gelişmiş ülkelerden çok, “yasakçı-baskıcı” ülkelerde görülüyor.

Dünyanın gelişmiş ülkelerine bakın, demokrasisi olgunlaşmış ülkelere bakın! Terörle mücadele ederken, özgürlükleri kısmıyorlar. Bazı istisnai örneklere bakarak, “Hayır onlar da özgürlükleri kısıyorlar” diyenlerimiz olacak. Ancak bu iddianın sağlam temelleri yok. Evet Batılı ülkelerde de “insan hakları” meselesi var. Çifte standartlı davrandıkları da örnekleriyle sabit. Yine de, dışa kapalı baskıcı rejimlerin daha fazla terör ve bölünme tehdidi altında olduğunu görüyoruz.

Sonuç olarak, Türkiye'ye yön veren irade hemen her dönemde, “güvenlik-özgürlük” dengesini, güvenlik lehine kullanmış, özgürlükleri kısarak tehditleri bertaraf etmeyi bir siyasi tercih haline getirmiştir. Bu tercih, ülkemizin gelişmesini olumsuz yönde etkilemiş, anlamsız iç kavgalarda enerjimizi yitirmemize zemin hazırlamıştır.

100. yıla 5 yıl kaldı. Türkiye'nin en önemli tarihi yatırımlarından birisi, yeni havalimanı devreye girdi. Öğünmekte haklıyız. Gönül istiyor ki, özgürlük ve demokrasi konusunda da benzer şekilde öğünecek bir duruma gelelim.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Yeni saflaşma: Rusya, Çin, Kuzey Kore… Biraz İran 02 Mart 2022 | 249 Okunma Ukrayna direnişçileri hesapları bozdu… 01 Mart 2022 | 283 Okunma En Büyük Erkek Putin mi? 25 Şubat 2022 | 187 Okunma Alevilik ve İslamcılığın sınavı 23 Şubat 2022 | 386 Okunma Sünni fetvasıyla Aleviliği tanımlamaya kalkarsanız… 22 Şubat 2022 | 325 Okunma