Owen Bowcott, İngiltere’nin saygın gazetelerinden The Guardian’ın İrlanda eski muhabiriydi. IRA ile barış antlaşması imzalanmasında katkısı olan bu gazeteci, bu hafta sonu Demokratik Gelişim Enstitüsü'nün (DPI) İstanbul’da düzenlediği toplantıya katıldı. Konu 'Barışın Teşvik Edilmesinde Medyanın Rolü: Kuzey İrlanda Deneyimi'ydi. Owen, çözümü yakından izleyen bir gazeteci olarak, saptamalarını belli başlı noktalarda yoğunlaştırdı.
1. Çözüm çabasını sürdüren tarafların, özellikle mesele belli bir olgunluğa gelinceye kadar gizliliği korumaları önemli. İşin başında her şey ortaya dökülürse, konu karşı olanların istismarına açık hale geliyor.
2. Metinler yazılırken, haberler yapılırken kullanılan dil ve kelimeler, çok kritik olabiliyor. Örneğin her şiddet eylemini 'terör' diye tanımlamak doğru değil. Ben bazen 'cinayet', bazen 'öldürme' kelimelerini kullanmayı tercih ettim. İlle de devletin her tanımlamasını kabullenmek zorunda değiliz.
3. Şiddeti sonlandırma sürecinde, gazeteciler ve tarafların avukatları tehdit altında kalıyor. Onların işlerini doğru yapabilmeleri için korunmaları gerekir.
4. Sosyal medyanın varlığı, gerçekleri geniş kitlelerin öğrenmesi bakımından yeni bir imkan. Neredeyse hiçbir şey gizli kalmıyor. Ancak sosyal medya her zaman gerçeği ortaya çıkarmıyor, yalanlar, iftiralar ve hedef saptırmalar için de kullanılabiliyor.
5. Kişisel mağduriyetlerin haberleştirilmesi, toplumsal duyarlılığı artırma açısından etkili oluyor. Örneğin 'Kapısının önünde dururken öldürülen kadın'ın hikayesi, toplum vicdanını harekete geçiriyor.