Bu yazıyı yazmaya başladığımda, Nazlı, Ahmet ve Mehmet'in
tutukluluklarının devamına kararı verildi. Gerekçe kaçma
şüphesi.
Biz gazeteciler kimin Cemaate mensup olduğunu bilirdik. Tıpkı
başka kurumlardaki Cemaatçileri o kurumlardakilerin bildiği gibi.
Her üç gazeteci ve yazarı çok uzun yıllardan beri
tanırım.
Onları FETÖcülükle suçlamak haksızlıktır. Onların siyasi
duruşlarını tercihlerini ve üsluplarını beğenmeyebilirsiniz.
FETÖ'ye karşı gerekli uyanıklığı göstermediklerini, Erdoğan'a olan
öfkeleri yüzünden, bu tehlikeyi ve tehdidi anlamak istemediklerini
de söyleyebilirsiniz.
Darbecilikle suçlamak
Ancak, onları darbecilikle suçlayamazsınız. Her üçünün
savunmalarını da dikkatle okudum. Nazlı Ilıcak savunmasını neden
darbeci olamayacağı üzerine kurmuş. 27 Mayıs 1960 darbesinin
mağduru bir siyasetçinin kızı. Bütün ömrünün askeri vesayetle
mücadeleyle geçtiğini biliyorum. AK Parti'nin kuruluşunda en çok
destek verenlerdendir. Başörtülülerin hakları için yürüttüğü
mücadele nedeniyle, miletvekilliği düştü.
Mehmet Altan, Türkiye'de demokrasi fikrinin kökleşmesi için
yürütülen mücadelenin, askeri vesayete karşı duruşun etkili
isimlerindendir. Çetin Altan'ın oğluydu. Sözünü sakınmadığına, geri
çekilmediğine hepimiz tanığız.